Of ki ne offf!.. Yeni dizi diye ekrana sürülenlerde 'yenilik' aramaktan artık çok sıkıldım. Sanki aynı dizinin versiyonlarını izliyorum. Temel konu aynı, karakterler aynı, oyunculuklar aynı, yüzler aynı... Sanki hepsi 'rutin haber' gibi aynı ajanstan ekrana servis ediliyor.
Star TV'de cumartesi günü yeni(!) bir dizi başladı. Adı, 'İçimdeki Fırtına'... Hem şirketteki pozisyonlarında, hem de aşkta rekabet eden iki kız kardeş. Biri şeytan tabiatlı, diğeri melaike... Kötü olan, iyi olanın evlenmeye hazırlandığı genç adamı sarhoş edip yatağa atıyor. (Nasıl oluyorsa, hiçbir şey hatırlamayacak kadar sarhoş olan adam, o kızla birlikte olmayı başarıyor! Dizi ve filmlerde sıkça gördüğümüz bu durum, ayrı bir bilimsel inceleme konusu olmalı.) Sonra da bunu; baba bir, anne farklı kız kardeşine keyifle anlatıyor. Ardından; kötü olan, iyi olanı uçurumdan atıyor. Ne olacağı başından belli. İyi olan kardeş kurtulup kötü olandan intikamını alacak.
Bu arada delikanlının yıllar önce kaybolan kardeşi de, ne büyük tesadüftür ki, o delikanlının itmesiyle düşüp kaldırıma kafasını çarparak komaya giriyor. Yani? Göle bir maya daha... Ama kaşık aynı, göl aynı, maya aynı. Yine de, ya tutarsa?
Bir de aynı yüzlerin zırt pırt farklı(!) dizilerde karşımıza çıkmasından da acayip yoruldum. Merve Boluğur, Gizem Karaca, Yusuf Çim... Yahu bir durun, soluklanın be kardeşim. Nerede bitip nerede başladığınızı takip etmekten biz yorulduk vallahi!