Artık güzeller güzeli İstanbul Boğazı'nda yürüyüş yapmaktan zevk almaz oldum. Çünkü içimden denize bakmak gelmiyor. Deniz değil sanki yüzer çöplük. Deniztemiz Turmepa'nın yüzeyde çöp toplayan tekneciklerinin iyi niyetli çabası ise bende sadece 'hüzün' yaratıyor.
Zira İstanbul Boğazı'nı o çöplerden arındırmak için 10 metrelik teknelere değil, 200 metrelik kuru yük gemilerine ihtiyaç var.
Ben denizleri sadece çöp, kanalizasyon, sanayi atıkları ve deniz araçlarının sintine suları kirletiyor sanırken, Discovery Channel'da izlediğim bir belgesel ile daha da sarsıldım.
'Ses Dalgası' adlı belgesel, 20 yıllık bir araştırmanın ürünüydü. Okyanuslarda gezinen milyonlarca deniz aracının motor ve pervanelerinin yaydığı titreşim ile ses dalgalarının, başta balina ve yunus gibi memeliler olmak üzere tüm deniz canlılarının yaşamı için büyük bir tehdit oluşturduğu anlatılıyordu. Meğer dev balinaların karaya vurmasının, yunusların intihar etmek için sahile çıkmasının sebebi, zihinlerini allak bullak eden, yön duygularını tamamen yitirmelerine yol açan denizlerdeki 'ses kirliliği' imiş...
Malum, bilim adamları hayatın denizlerde başladığına inanıyor.
Kendi dünyasını 'gürültüsüyle' yok eden tek canlı. insan olsa gerek...