Düşünün... Yedi yıl boyunca cilt kanseri ile mücadele edip hastalığı yenmişsiniz.
Ama hastalığın tekrar etmemesi için güneşe çıkmanız yasak.
Cildinizi korumak adına her gün düzenli olarak tıraş olma mecburiyetiniz var.
Ayrıca katı bir diyet yapmak zorundasınız.
Örneğin, yağda kızartılmış hiçbir şey yiyemiyorsunuz.
Ayrıca yeğeniniz bir deniz kazasında boğulup hayatını kaybettiği günden beri yaşadığınız travma nedeniyle suya ayağınızı bile sokamıyorsunuz.
Bu durumda gideceğiniz en son yer neresi olurdu?
Survivor adası... Ama Yılmaz Morgül bunu yaptı.
Daha adı yarışmacı olarak ilk açıklandığı gün, bu köşede Yılmaz Morgül'ün bu seneki yarışmaya damgasını vuracağını yazmıştım. Nitekim öyle oldu. Yılmaz Morgül, Semih ile beraber yarışmanın en göz alıcı rengi oldu. Üstelik yukarıda saydığım türlü handikaba rağmen 'kenar süsü' de olmadı.
Parkura çıkıyor, aslanlar gibi mücadele ediyor; bazen kazanıyor, bazen kaybediyor.
Ayrıca 'vecizeleri' ile Nihat Doğan ve Turabi'yi de aratmıyor.
Ben bugüne kadar Survivor standartlarına bu denli aykırı olup da bu kadar 'gönüllü' olan bir başka yarışmacı daha görmedim. Bence Yılmaz Morgül, yanlış takımda yarışıyor.