Trajikomedya yazmak zordur. İnsan duygularının en uçlarındaki sinirleri dürtmek, piyanonun en bas ve en tiz notalarında dolaşmak ama aynı zamanda armoniyi bozmamak kolay iş değildir. Son günlerin en başarılı trajikomik hikayesine ne bir filmde, ne bir dizide, ne de bir tiyatro sahnesinde rastladım. Onu gördüğüm yer; bir haber bülteniydi. Ankara'nın gecekondu mahallelerinden birinde hazır beton servisi yapan dev mikser kamyonunun freni patlayınca, büyük bir şans eseri evleri ıskalayıp bir bahçeye devrilmiş. Komşular, korkamamış, şoke olamamış, kendilerini yere atıp şükür duası edememiş. Neden? Çünkü çok daha büyük bir 'öncelikleri' varmış. Koşmuşlar kamyonun yanına, etrafa saçılan taze beton harcını kova kova taşıyıp gecekondularının tuğla duvarlarını sıvamış, yıllardır dökülen evlerini onarmışlar... Mahalle sakinleri şimdi de zorlu kış arifesinde bir kömür kamyonunun freninin patlaması için dua ediyorlar mıdır acaba?