Altınoluk'ta bulunduğum süre içinde 'yerel basının' ne denli önemli olduğunu bir kez daha anladım. Siz televizyonlardaki bültenlerin haber sıralamasına bakmayın; millet, yaşadığı yerden haberleri, sorunlarına çözüm önerilerini, yani 'kendini' görmek istiyor.
Bu nedenle yaz süresince Kuzey Ege'nin bölgesel sorunlarına sıkça eğilip hem gazetecilik, hem de vatandaşlık görevimi yerine getireceğim.
Geçen pazar Küçükkuyu-
Altınoluk arasındaki sahil şeridinde çevrenin nasıl acımasızca kirletildiğini kaleme almıştım.
Gelen mesajlardan anladım ki, yörenin insanı bu konuda dert küpüne dönmüş. Aynı gün Fox'un Çalar Saat'ine gelen izleyici mesajlarında Cunda'nın pis kokudan geçilmediği, insanların denize giremediği belirtiliyordu. Umarım buradan yaptığım uyarılar, 'ilgisiz ilgilileri' harekete geçirir.
Bugün yörenin bir başka büyük sorununa dikkat çekmek istiyorum: Trafik. Çanakkale-İzmir karayolu, Ayvacık-Küçükkuyu arasındaki bol virajlı ve son derece tehlikeli bölüm dışında duble yola kavuştu.
Ancak bu düzenleme, konfor ve ulaşım rahatlığı getirirken, araçların hızlarını ve kaza riskini de artırdı. Özellikle Küçükkuyu-
Edremit arasında neredeyse her gün ciddi kazalar meydana gelmeye başladı. Aşırı sıcaklar, tatilde olmanın verdiği rehavet ve özellikle buraların ileri yaştakilerin tercih ettiği yöreler olması; kazalara davetiye çıkarıyor.
Koca Seyit Havaalanı kavşağı ise tam bir ölüm tuzağı.
Ne trafik ışığı var, ne de riski azaltacak bir düzenleme. 'Tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur' derler. Bu kez erken davranmak istedim...