İnternet ortamında "Sütü seven kamyoncu", "Bana kitap al" şarkılarına çektikleri videolarıyla tanınan grupla, Jolly Joker Balans'ta keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 2 Kasım'da "Bates Motel Pro Sunar: Kanal Tedavisi" etkinliği ile izleyicilerin karşısına çıkıp çalışmalarını sergileyecek olan grup, büyük bir sabırsızlıkla o günü bekliyor. Ömür Cedimağar, Volkan Öge, Tansu Tunçel'den oluşan guruba yeni dahil olan Kerim Barutçu ve Hakan Erim'le de çalışmalarını daha profesyonelliğe kaydıran ekip, ilk çıkış yaptıkları günden bu yana neler yaptıklarını, bundan sonra neler yapacaklarını tüm samimiyetleriyle anlattılar...
RÖPORTAJ: FULYA UGAN / SABAH İNTERNET
FOTOĞRAFLAR: ERKEN SEVENLER
- İnternette tıklanma rekorları kıran videoları yapma fikri kimden çıktı?
20-30 kişilik arkadaş grubumuz için, eğlenmek amaçlı yaptığımız kısa kısa videolardan çıktı.
- Hiç bu kadar yayılacağını tahmin ediyor muydunuz?
Tahmin etmiyorduk çünkü o zamanlar internetten video paylaşımı diye bir şey yoktu. Hatta internet bile doğru düzgün yoktu. Kendi imkanlarımız çerçevesinde, bize özel bir şeyler yapmaya çalıştık.
- Videolarınızı izlettiğiniz kişilerin yorumları nasıl oldu?
Arkadaşlarımızdan güzel tepki gelince, o bize motivasyon oldu. İşi biraz ciddiye almaya başladık ve içinde kısa kısa videolarımızın yer aldığı bir DVD hazırlayıp arkadaşlarımıza dağıttık. Ondan sonra da youtube açılında "Bana kitap al"ı oraya koyduk.
- Olaylar biraz tesadüf eseri gelişmiş...
Tam anlamıyla öyle oldu. "Bana kitap al" beğenilip çok izlenince biz de yine yapalım deyip diğer videoları çekmeye karar verdik. Daha sonra "Sütü seven kamyoncu"yu çektik. Beyazıt Öztürk'le de bir kaç çalışmamız oldu. İşte o gün bugündür video yapıp yayınlıyoruz.
- Peki Fransızca nereden çıktı? Aranızda Fransızca bilen var mı?
Hiç birimiz Fransızca bilmiyoruz. Bilseydik çıkmazdı sanırım böyle videolar.
- Tamamen uydurarak yapılmış bir şey o zaman bu...
Fransızca bir şarkıyı bu şekilde değiştirmek aslında tamamen şans eseri çıkan bir fikir oldu. Bir gün arabada oturuyorduk. Arabanın içinde biri cd unutmuş. Biz de o cd.yi taktık. Şarkıları dinlerken bir tane Fransızca şarkı çıktı. Aaa dedik şurada "fasulye" dedi, "kitap al" diyor derken yazalım bunları dedik ve arabada böyle bir şey çıkardık. Yani bir Fransızca şarkıyı değiştirip yazalım diye çıkmadı bu fikirle çıkmadı bu videolar.
- Bu ekip nasıl bir araya geldi? Birbirinizi nereden tanıyorsunuz?
Tansu: Ömür benim kuzenim.
Ömür: Volkan'la biz de liseden arkadaşız.
Volkan: Kerim de benim arkadaşım. (gülüyorlar)
Ekibimiz böyle oluştu.
- 3 kişiydiniz ne zaman 4 oldunuz?
Aslında beş olduk ancak Hakan Erim arkadaşımız bugün aramızda olamadı.
- Ekipte kim, hangi işi üstleniyor?
Hakan, daha çok ses ve müzik işleriyle ilgileniyor. Kerim de yönetmenimiz. Çekim, kurgu gibi işlerle o ilgileniyor. Biz de eskisi gibi saçma sapan şeyler yapmaya devam ediyoruz. (gülüyorlar)
- Çalışmalarınız için nasıl bir araya geliyorsunuz?
Yoğun bir şekilde çalışıyoruz.
Volkan: Ben bir reklam ajansında metin yazarıyım.
Ömür: Ben de mali müşavirim, bir danışmanlık şirketinde çalışıyorum.
Tansu: Bir yazlılım şirketinde dijital pazarlamayla uğraşıyorum.
Hepimiz işten çıkıp buluşuyoruz. Genelde evler buluşuyoruz, onun dışında dışarıda buluştuğumuz zamanlar da oluyor.
- İlk çıkış yaptığınız dönemde bir anda çok popüler oldunuz. Ondan sonraki süreçlerdeki sessizliğinizin nedeni neydi?
Aslında biz hiç boş durmadık. Bizim toplamda 24 tane videomuz var. Ancak "Bana kitap al" ve "Sütü seven kamyoncu" videoları daha ön plana çıktı. Bunların dışında sessiz dönemler olması biraz da iş yoğunluğumuzdan da kaynaklanmıştı.
- Kızların size olan ilgisi arttı mı?
İlk çıktığımız zamanlarda daha yoğundu. Başlarda gelen mesajların çoğu sadece kişiye yönelikti ama sonrasında artık bu ilgi yaptığımız işe kaydı. Kişeye yönelik ilgiler yerini videolarımıza bıraktı ve bu durum da yani işimizle ön plana çıkmak da bizi mutlu etti.
- Bu kadar popüler olduğunuz dönemde iş teklifleri almışsınızdır...
Televizyon bizim için ürkütücü bir mecraydı, halen de öyle. "Komik çocuklar bunlar, hemen birşeyler yapalım diyenler oldu. Dizi teklifleri de geldi. Açıkçası biz yapamayacağımızı düşündüğümüzden değil, bizi olduğumuz gibi göstermeyecek projelere uzak kaldık. Ufukta kötü birşey yapma ihtimali varsa biz o işlere baştan girmiyoruz.
- Peki sizin türünüz ne? Komedi mi, müzik mi? Kendinizi neyin içine sığdırıyorsunuz ya da sığdıramıyor musunuz?
Biz kendimizi hiçbir şeyin içine sığdırmaya çalışmadık. Başından beri tamamen aklımıza gelen herşeyi yapma düşüncesindeyiz. Ama genel olarak komiklik yapmaya çalışıyoruz. Bize ilginç gelen şey komedi. Ancak komedyen miyiz, müzisyen miyiz, yani böyle birşeyin açılımı yok. İnternette ilk izlnmeye başlanan videolarda daha çok müzik ve o Fransızca şarkıları değiştirmek gibi işlerle tanındık. Bu yüzden bizi genelde müzikle bağdaştırıyorlar.
- Nasıl bir gösteri olacak?
Herşey bize ait, istediğimiz gibi olacak. Biraz talk show tadında olacak. İçinde biraz müzik olacak. Hem eski videolarımızdan derlediğimiz şeyler hem de 2 Kasım için derlediğimiz videolar olacak. Konuğumuz olacak, bunun yanında bazı sürprizlerimiz de olacak ama hepsini söylemeyelim heyecanı kalsın (gülüyorlar).
- Heyecanlı mısınız?
Ölüyoruz heyecandan, neler olacağını merakla bekliyoruz.
- 2 Kasım'daki projeniz sürekli mi olacak?
Beğenilirse ve becerebilirsek neden devam etmek istemeyelim ki. Her şey bizim istediğimiz gibi olacak. Kendi yarattığımız bir şeyi her yerde yapabiliriz diye düşünüyoruz.
- Programınız beğenilirse bundan sonra neler olacak?
Konseptin televizyona taşınma durumu da var ama kesinleşmiş bir şey yok. Biz 2 Kasım'a kilitlenmiş durumdayız. Her şey ondan sonra belli olacak. Aslında 2 Kasım bizim dönüm noktamız olacak.
- Korkuyor musunuz?
Açıkçası korkuyoruz. Sahne tecrübemiz yok. Elimizden geldiği kadar hazırlanıyoruz ama bu ÖSS gibi bir şey. Ne kadar hazırlanırsan hazırlan, her şey o anda olup bitecek.
- Program doğaçlama mı yoksa metne dayalı mı olacak?
Genel olarak doğaçlama olacak ama bazı konu başlıkları hazırladık. Evdeki muhabbetlerimizi, samimiyetimizi yansıtmaya çalışacağız. Bu konuda da kendimize güveniyoruz haddimize olmadan.
- Karşılaşacağınız engellerden korkuyor musunuz? Sonuçta televizyonda ev ortamı kadar rahat olamayacaksınız...
Biz kendi şeklimize ortaya koyacağız. Bunu alıyorlarsa bunu alacaklar. Onun dışında törpülemeler olacaktır ancak onlar da bizim duruşumuzu bozmayacak olduğu sürece kabul edebileceğimiz birşey. Kendimizi medya patronlarına yedirmeyeceğiz (gülüyorlar).
- Şu anda hepinizin bu iş dışında meslekleriniz var. Diyelimki gidişat istediğiniz gibi olmadı ve beklediğiniz tepkileri alamadınız. Bu gibi bir durumda küsüp yine mesleklerinize döner misinizyoksa bu yolda inatla ilerlemeye çalışıp kendiniz hakkında "Bir grup var" dedirtecek misiniz?
En aşağıda, en derinde sinema filmi yapma hayalimiz var. Esas amacımız o ama şu an için erken. 2 Kasım'daki gösteriden sonra istediğimiz ilerlemeyi kaydedemezsek bile bizim için hiç küsecek bir durum olmaz. Tabi üzülürüz, "O kadar çalıştık ama olmadı" deriz ama ertesi gün yine hayatımıza devam ederiz. Sonuçta biz videocu bir grubuz. İnternet bizim özgürlük alanımız. Biz yine video yapmaya devam ederiz.
- Gösteriniz başarılı geçti, herşey istediğiniz gibi gidiyor diyelim ki ve bundan sonra teklifler grup için değil de bireysel gelmneye başladı. O zaman ne yaparsınız? Aranızda bir sürtüşme olur mu?
Bireysel bir iş yapan olsa bile bizim beraberliğimiz bundan etkilenmez. Mazhar, Fuat, Özkan da bireysel iş yapıyor ama bunun yanında grup olarak da çalışmalarını sürdürüyor. Bizim ego problemimiz yok. Birimizin öne çıkıp ikon olma amacı da yok o yüzden aramızda bir sürtüşme, kıskanma, çekememezlik gibi sorunlar olmaz. Bireysel iş yapsak da biz bir grubuz.