Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından düzenlenen 15. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi'nde konuşan Gönül, ''Dünyada devam eden jeopolitik gelişmeler, ana ihracat pazarımız Avro Bölgesi'ndeki ekonomik aktivitede gözlenen zayıflık ve enflasyon, ülkemiz açısından bazı risk unsurları olarak öne çıkmaktadır. Bu şartlar altında sermaye piyasalarımız ve borsamız, fon arayışındaki şirketler ve getiri arayışındaki yatırımcılar açısından önemli bir alternatif olmaya devam etmektedir. '' dedi.
Dünyada halka arzların hem sayı hem de büyüklük olarak azalırken, Türkiye'de, 2022 yılındaki yüksek halka arz performansının 2023 yılında da devam ettiğini belirten Gönül, ''Verilere baktığımızda geçen yıl ilk halka arzlardan 19,3 milyar TL fon toplanmışken, bu yıl 20 Kasım itibarıyla 46 şirketin ilk halka arzının toplam büyüklüğü 64,3 milyar TL seviyesine ulaşmıştır. Önümüzdeki dönemde halka arzlara olan talebin bu trende benzer şekilde devam edeceğini öngörüyoruz.'' diye konuştu.
Halka açılmanın sadece alternatif bir finansman yöntemi, şirketlere fon kaynağı olarak görülmemesi gerektiğini ifade eden Gönül, halka arzla birlikte artan kamuyu aydınlatma, şeffaf olma, raporlama, bağımsız denetim ve benzeri yükümlülüklerin şirketlerin kurumsallaşma süreçlerini hızlandırdığını ve yönetim kalitesini artırdığını vurguladı.
''GÜVEN, PİYASA EKONOMİSİNİN İŞLEMESİ VE BÜYÜMESİ İÇİN KRİTİK BİR KAYNAKTIR''
Gönül, güvenin piyasa ekonomisinin işlemesi ve büyümesi için kritik bir kaynak olduğunu dile getirdi. Ticari işlemlerin tamamının güven unsuruna dayandığını aktaran Gönül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Güven, işlem maliyetlerini düşürmekte, yatırımları ve ekonomik büyümeyi desteklemektedir. Dolayısıyla piyasamızdaki büyümenin sürdürülebilir olması açısından, kurumsal yönetim anlayışının yerleşmesinin, piyasalara olan güvenin teminatı olduğunun altını çizmekte yarar görmekteyim. Şirketlerimizin yönetim kurullarının, bağımsız denetim, değerleme, derecelendirme şirketleri, yatırım kuruluşları ve pay sahiplerinin sorumluluklarını yerine getirirken, gösterdikleri performanslar, bu güvenin tesis edilmesinde büyük rol oynamaktadır. Yönetim kurulları ile başlayacak olursak, burada özellikle şirket yönetim kurullarının daha iyi performans gösterebileceği iki alanı vurgulamakta fayda görmekteyim. Bunlar, performans değerlendirmesi ve uygun yönetim kurulu kompozisyonunun oluşturulmasıdır. Yönetim kurulunun performans değerlendirme süreci, daha iyi performans göstermeleri ve paydaşlarının güvenini kazanmaları açısından kritik bir alandır.''
Gönül, ''Bunun yanında, ihtiyaç duyulan beceri, deneyim ve uzmanlıktaki çeşitliliğe sahip yönetim kompozisyonunun oluşturulmasında, geleneksel alanların yanında teknoloji, sürdürülebilirlik gibi yeni uzmanlık alanlarının da değerlendirmeye alınması gerektiği tabiidir.'' ifadelerini kullandı.
Güvenilir finansal tablolar ve kamuya yapılan açıklamaların sermaye piyasalarında güven oluşturmanın anahtarı olduğunu söyleyen Gönül, yatırımcıların borsada işlem gören şirketlerin sunduğu finansal tabloların ve açıklamaların kalitesine dayanarak kararlar aldığını kaydetti. Gönül, şirketlerin, sermaye piyasalarında güven sağlama sürecinde kritik rolleri ve görevleri dikkate alarak verdikleri hizmetlerin kalitesinin artırılması gerektiğini belirterek, güvenin tesis edilmesinde paydaşların da çok önemli bir fonksiyonu olduğunu ifade etti.
"MEVZUAT İLE TARAFLARIN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİN BELİRLENMESİ GÜVEN TESİSİNİN AYRI BİR GEREKLİLİĞİ''
Yatırımcıların genel kurullara katılımı, soru sorma hakkının tatmin edici bir şekilde kullanılması, yatırım yapılan şirketin daha iyi tanınması ve yönetim kurullarıyla anlamlı bir şekilde etkileşim kurulmasının sağlanmasının önemine değinen Gönül, şöyle devam etti:
''Mevzuat ile tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesi ise güven tesisinin ayrı bir gerekliliğidir. Ancak burada unutulmamalıdır ki, kurallar bize ne yapabileceğimizi söyler, değerler ise ne yapmamız gerektiğini. Bu nedenle, zorunlu kuralların dayattığı dış disiplin, şirketin iç kültürü ve ahlakıyla tamamlanmalıdır. Dolayısıyla bu kültürün oluşmasını teşvik eden düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Güven tesisi ile ilgili olarak bir diğer gereklilik ise tüm paydaşların ihtiyaçlarını samimi bir şekilde ele almaktır. Bunun için şirketler, faaliyetlerini, faaliyet gösterdikleri toplumu ve çevreyi, nasıl etkiledikleri konusunda tam bir şeffaflıkla yürütmelidir.''
Şirketlerin yeni riskler ve fırsatlar yaratan iklim değişikliği meselesini menfaat sahipleri ile nasıl ele aldığının iletişimini doğru bir şekilde kurmasının beklendiğini söyleyen Gönül, şu ifadeleri kullandı:
''Sözünü ettiğim ihtiyaçlar çerçevesinde, kurumsal yönetime ilişkin zorunlu düzenlemeleri etkin biçimde uygulaması, bu uygulamanın kurulumuz tarafından gözetimi, zorunlu olmayan ilkelere dair raporlamaların iyileştirilmesi ve borsa şirketlerinin kurumsal yönetim uygulamalarının geliştirilmesi büyük önem kazanmıştır. Bu amaçla, özellikle kurumsal yönetim ve sürdürülebilirlik raporlaması konusunda geçtiğimiz dönemlerde oldukça temel düzenlemeler yapılmıştır.''
Gönül, SPK'nın diğer konularda olduğu gibi kurumsal yönetim konusunda da uluslararası gelişmeleri yakından takip ettiğini ve Türkiye'deki uygulamalarını teşvik etmeye yönelik düzenlemeler yaptığını belirtti. Bu konuda şirketlerin uygulamalarının gözetimini gerçekleştirmesi gerektiğini vurgulayan Gönül, ''Burada borsada işlem gören şirketlerin önemli bir kısmının, kurumsal yönetimi ciddi olarak ele aldığını ve bu konuda şirketlerimizin genel olarak her yıl daha iyiye gittiklerini görmekten büyük mutluluk duyduğumuzu ifade etmek isterim.'' diye konuştu.
Gönül, tüm taraflar olarak kurumsal yönetim standartlarının yükseltilmesi ve güvenin güçlendirilmesine yönelik çabaların devam etmesi gerektiğini dile getirerek, ''Ülkemiz sermaye piyasalarının en iyi örneklerle kıyaslanabilir hale gelmesini ve bu amaçla sürekli iyileştirme arayışında olmamız gereğini bir kez daha yineliyorum. '' şeklinde konuştu.