Yalancıya yalancı, ikiyüzlüye de ikiyüzlü, derim ben. Şimdi, daha geniş bir kitleye hitap edebilmek için daha yumuşak, daha ılımlı dil kullanmam isteniyor. Geçenlerde bir elektronik mektup aldım. Diyordu ki: "Cindy, bu kadar küfürlü konuşmasan ne iyi olurdu. Bahçe duvarının üzerinde oturan vatandaşlar bundan rencide oluyor." Peki ben ne dedim, biliyor musunuz? "Vay canına", dedim, "Vay canına yandığım. Dünyada hala o bahçe duvarının üstünde oturan birileri kalmış ha! O bahçe duvarının bu yanına, yani Bush tarafına, savaş tarafına düşmüşsen, kaldır kıçını da Irak'a git o zaman. Git ve eve dönmek isteyen birinin yerini al. Yok, bu savaşa ve Bush'a karşı olanların tarafına düşmüşsen duvarın, o zaman da kalk ayağa ve sesini duyalım senin." İşte Casey Kampı mucizesi de bundan ibaret. Barış yanlıları, kayıtsız kıçlarını kaldırıp barış ve adalet savaşçıları olmaya karar verdiler. Peki savaş yanlıları nerede? Casey Kampı'nda her Allahın günü birkaç barış karşıtı görüyoruz yolun öbür tarafında: Ellerinde "Özgürlük Beleş Değildir" diye pankartlarla. Ama ağızlarının bulunduğu yere paralarını koyduklarını göremiyorum. Özgürlük için bir peşin ödeme yapıp kendi kanlarından ya da çocuklarının bedeninden bir özveriye girişmek niyetinde olduklarını hiç sanmam. Onlara hala meydan okuyorum tabii: Irak'a gitsinler ve başka bir askerin evine dönmesini sağlasınlar diye. Belki üçüncü ya da dördüncü defa nöbete girmiş ya da ülkesine soylu bir biçimde kendini hiç düşünmeden hizmet verdikten sonra, zaten kendi bedenlerini işin içine sokmaktan kaçınma konusunda uzun bir geçmişleri bulunan kuvvet delisi ikiyüzlüler tarafından Irak'ta rehin alınmış erkeklerle kızların yerine geçsinler diye. Beni destekleyen bu insanlar, bu savaş konusunda hiç ödün vermeden doğruları söylediğim için verdiler desteklerini. Çünkü ben ayağa kalkmış, şöyle demiştim: 'Oğlum bir hiç uğruna öldü; Bush ve habis çetesi ve bir de onların vurdumduymaz politikaları yüzünden öldü. Oğlum, hiçbir gerçeklik tabanına dayanmayan bir savaşta çarpışmaya gönderildi ve bunun için öldü.' Bush bize yalan söyledi ve yalan söylediğini de biliyordu. Şimdi de Irak'ta ABD askerlerini tutmaya devam etmek için vatan-millet edebiyatı yapıyor. Sadece hırs üstüne kurulmuş bir vatanseverlik edebiyatı bu, başka hiçbir şey değil. Casey Kampı büyüdü, gelişti ve kendisine yöneltilen tüm saldırıları ve meydan okumaları alt etti, çünkü Amerika yalancılarla riyakarlardan bıktı usandı artık; ilk olarak benim sormaya cesaret ettiğim soruların cevabını istiyoruz. İşte bu, Bush'un hesap verme zamanı ve bu hesap verme işinde fena halde çuvallıyor. Bu yalancılar ve riyakarlar takımının içinde gerçek bir ana-çocuk ilişkisini geliştirebilmiş olan biri var mı acaba, çok merak ediyorum. Bu ülkede, iş gerçeği öğrenmeye gelince, çocuklarının gereksiz ve göründüğü kadarıyla anlamsız ölümlerini anlamlandırmaya gelince kaplan kesilen bu kadar çok anne olduğunu gördüklerinde neden şaşırıyorlar acaba, bunu da çok merak ediyorum. (Açık Radyo yöneticisi Ömer Madra'nın çevirisinden)