Masallarla büyümüş pek çok çocuk bulunmaktadır. Masal okumak keyifli olduğu kadar bir o kadar da öğreticidir. Kırmızı başlıklı kız masalı gerek hikâyesiyle gerekse karakterleriyle hem dikkat çeken hem de ders veren bir masaldır. Bu yazımızda sizler için kırmızı başlıklı kız masalının konusuna, kırmızı başlıklı kızın hikâyesi, özeti ve karakterleri ile ilgili bilgilere değindik.
Her masalın kendine has ders çıkarıcı özelliğe sahip bir ana fikri bulunur. Kırmızı başlıklı kız masalı okuyacakların ilk merak ettiği konulardan biri masalın içeriğidir. Bu masal ilk defa Fransız masalcı olarak tabir edilen Charles Perrault tarafından derlenmiştir. Bu hikâyede kırmızı başlıklı kız ile bir kurdun arasında geçen olaylar anlatılmaktadır. Hikâyede bu kızın büyük annesi hastadır ve bir orman içinde yaşamaktadır. Bir gün kızın annesi hasta büyük anne için çörekler, pastalar hazırlar. Kız, kırmızı pelerini giyerek annesinin hazırladığı yiyecekleri büyük annesine götürmek için yola çıkar. Ancak bu yol orman içindedir. Ormanda bir kurtla karşılaşır ve kurt kızın nereye gittiğini merak eder. Büyük annesine gittiğini öğrenince onu yanlış bir yola yönlendirir ve kendi büyük annesinin evine giderek kadını yer. Ardından kırmızı başlıklı kız büyük annesinin evine gelir ve yatağına yaklaşır. Birden yatakta yatan kişinin büyük annesi yerine kurt olduğunu görür. Sonrasında kurt kızı yer ve bütün bu olanları bir avcı fark eder. Avcı kurdun karnını keserek hem kızı hem de büyük anneyi kurtarır. O günden sonra kırmızı başlıklı kız herkese güvenmenin yanlış olduğunu anlar ve daha temkinli davranır.
Kırmızı başlıklı kız masalı hemen hemen herkesin bildiği masallar arasında yer almaktadır. Bu masalda en önemli karakter kuşkusuz kırmızı başlıklı kızın kendisidir. Diğer önemli karakterler ise kötü niyetli olan kurt, kırmızı başlıklı kızın annesi ve büyük annesidir. Bu karakterler dışında ayrıca kırmızı başlıklı kızı ve büyük annesini kutrun öldürmesinden kurtaran avcı da bulunmaktadır.
Şehirlerden birinde sevimli mi sevimli bir küçük kız çocuğu yaşarmış. Tatlı dili, güler yüzü ile herkesi kendine hayran bırakırmış. Annesi, babası ve tek başına yaşayan biricik anneannesi onu çok severlermiş. Anneannesi bu küçük kıza sürekli hediyeler verirmiş.
Bir gün torununa öyle güzel bir başlıklı pelerin vermiş ki gören tüm çocuklar hayran kalırmış. Bu kıpkırmızı, pırıl pırıl parlayan harika bir kumaşa sahip başlık imiş. O kadar çok dikkat çekiyormuş ki küçük kıza herkes kırmızı başlıklı kız diye seslenmeye başlamış bile.
Anneannesini çok seven kırmızı başlıklı kız ona sürekli annesinin yaptığı yemeklerden götürürmüş. Anneannesi bir ormanın derinliklerinde yaşarmış. Bu sayede gezmeyi çok seven kırmızı başlıklı kıza da fırsat doğarmış. Yolda bulduğu çiçekleri toplayarak, şarkılar söyleyerek anneannesinin yanına gitmeyi pek severmiş. Yine günlerden bir gün annesi kırmızı başlıklı kıza seslenmiş.
Gel bakalım güzel kızım, anneannene yeni hazırladığım çorbadan götür. Kadıncağız çok hasta, ona iyi gelecektir. Ancak çiçeklere dalıp ta yolunu kaybetme sakın. Sadece ana yoldan git anlaştık mı benim güzel kızım.
Diye konuşmuş annesinin tüm sözlerini onaylayarak başını sallayan kırmızı başlıklı kız, hemen başlığını takmış kafasına sepetini de eline alarak koyulmuş yola. Yolda bir o yana bir bu yana rengarenk çiçekler toplayarak gidiyormuş. Dayanamamış kaptırmış kendini çiçeklere.
Kötü Kalpli Kurt şarkıların sesini duyan kurt hemencecik sevimli kızın yanına gelmiş. Kırmızı başlıklı kız oyalanmış oyalanmasına ama başına geleceklerden habersizmiş. Kötü kalpli kurt usulca kırmızı başlıklı kızın yanına sokulmuş.
"Merhaba, kırmızı başlıklı kız."
demiş. Bir anda yalnız olmadığını fark edip ürken kırmızı başlıklı kız:
"Merhaba, kurt kardeş" diyerek gülümsemiş. Bu gülümseme karşısında biraz olsun şaşıran kurt yine de kötü düşüncelerini içinden atamamış. Ve ona:
"Nereye gidiyorsun böyle neşeli neşeli"
demiş. Kırımızı başlıklı kız ise tüm samimiyetiyle:
"Büyük anneme gidiyorum, ona yemek götürmem lazım, çok hasta. Ben de düşündüm ki biraz çiçek toplayıp ona götürürsem belki biraz mutlu olur."
Diye cevap vermiş. Kurt ise:
"Nerede oturuyor büyük annen?"
Diye bir soru yöneltmiş.
"Biraz ileride fındık ağaçları var ya tam onun dibinde."
Demiş, içinde hiç kötülük barındırmadan. Ancak kötü kalpli kurt bu kıza hiç de iyi niyet beslemiyormuş. İçinden 'Demek bir de büyük annesi var. Önce büyük annesini arkasından da bu küçük kızı yerim. Benim için güzel bir ziyafet olacak' diye geçirmiş.
Kırmızı başlıklı kıza ise:
"Peki, o zaman sana güzel bir sır vereyim. Şu ileride çok güzel çiçekler var. Oradan bir demet toplarsan büyük annen çok daha sevinecektir."
Kurda inanan kırmızı başlıklı kız ise hemen o yana yöneldi. Ve ormanın derinliklerine daldı. Bu fırsattan istifade kurt hemen büyük annenin evine gitti.
Zavallı Büyük Anne
Büyük annenin evine gelen kurt kapıyı çaldı. Ancak büyük anne kalkamadığı için hasta yatağından seslendi:
"Kim o?"
Kurt sesini incelterek:
"Büyük anne, benim kırmızı başlıklı kız. Sana çorba getirdim."
Zavallı büyük annenin olacaklardan habersiz yüzü güldü.
"Hoş geldin, güzel torunum. Ben de seni çok özlemiştim. Mandala bastır ve kapıyı aç."
Kurt hızlı bir hamleyle kapıyı açtı ve yatağında hasta yatan zavallı büyük anneyi yuttu. Sıra ikinci yemeğindeydi. Hemen yatağa yatıp büyük annenin elbisesini giydi ve eşarbını kafasına geçirdi. Yatağın perdesini de çekti.
Kırmızı başlıklı kız bir sürü çiçek topladı. Sepetinde ve elinde yer kalmayınca saatin farkına vardı. Hemen büyük annesinin yanına gitmeliydi. Büyük annenin evinin kapısına gelince kapıyı açık buldu. Ancak büyük annesi yalnızdı bu kapı neden açıktı, yanına kim gelmişti. Küçük kız bir an ürperdi. Yine de gülümsemesini bozmadan yatağın yanına geldi ve perdeyi açtı. Ancak büyük annesi biraz tuhaftı eşarbıyla yüzünün çoğunu kapatmıştı.
"Aaa, büyük anne kulakların ne kadar büyük."
"Seni daha iyi duyabilmek için."
"Aaa, büyük anne gözlerin ne kadar büyük."
"Seni daha iyi görebileyim diye."
"Aaa, büyük anne ellerin ne kadar büyük."
"Sana daha iyi sarılabilmek için."
"Aaa, büyük anne ağzın ne kadar büyük."
"Seni daha iyi ısırabilmek için."
Dedikten sonra kurt, kırmızı başlıklı kızı bir hamlede yutuvermiş. Karnını iyice doyuran kurt uzun bir uykuya dalmış. Ancak öyle bir horlamış ki yoldan geçen avcı sesleri duymuş. Ve yaşlı kadının bir şeye ihtiyacı var mı diye bir bakayım demiş.
İçeri giren avcı büyük annenin yatağında kurdu görmüş ve çok şaşırmış. Anlamış tabi büyük anneyi yediğini bir hamlede kurdun karnını açıvermiş. İçinden büyük anne ve kırmızı başlıklı kızı çekip çıkarmış. Karnı kesilen kurt oracıkta ölmüş. Avcı da hemen postunu alarak evinin yolunu tutmuş.
Bu olay kırmızı başlıklı kızın aklını başına getirmiş. Demek ki anne sözü dinlemek çok önemliymiş. Annelerin sözünden çıkarsak başımıza kötü şeyler gelebilirmiş. Bunları düşünerek evinin yolunu tutan kırmızı başlıklı kız hızlıca annesinin yanına varmış. Ve ona kocaman sarılmış. Bir daha annesinin sözünden çıkmayacağına dair annesine söz vermiş.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra tekrar kırmızı başlıklı kız büyük annesinin evine doğru yola koyulmuş. Ve yine bir kurt görmüş. Bu sefer sözünde duran küçük kız hiç yolundan sapmadan hızlıca büyük annesinin evine gitmiş. Büyük annesiyle kırmızı başlıklı kız konuşurken birden kapı çalmış.
"Büyük anne, sana yemek getirdim."
Diye kurt sesleniyormuş. Ne yapmalı diye düşünen kırmızı başlıklı kız ve büyük annesi hiç ses çıkarmamışlar. Ancak kurt gitmeye niyetli değilmiş kırmızı başlıklı kızın evden çıkmasını beklemiş. Büyük anne kırmızı başlıklı kızın getirdiği et yemeğini camdan dışarı koymuş. Etin kokusunu duyan kurt çatıdan öyle bir kafasını sarkıtmış ki kafası üstüne yere çakılmış. Bu sefer kötü kalpli kurda hiç üzülmeyen kırmızı başlıklı kız hızlıca evine gitmiş. O gün annesine öyle çok sarılmış ki bir daha annemin sözünden hiç çıkmayacağım diye içinden geçirmiş.