Korna, direksiyon simidi, vites, ayna, lastik ve gaz ile fren pedalı gibi otomobilin standart aksesuarları ara sında bulunuyor. Standart olmasına rağmen günümüzde neredeyse hiç kullanılmıyor. Türkiye ve birkaç ülke dışında... Korna Türkiye'de özellikle minibüs ve taksi şoförleri tarafından gereksiz yere ve sıkça kullanılıyor.
Minibüs şoförleri yoldaki müşteriler için, taksi şoförleri ise trafik ışıklarında yeşil yanar yanmaz öndeki aracın hareket etmesi için kornaya basıyor. Minibüs ve taksi şoförlerine trafikteki diğer araçlar da eklenince, sokaklar ve caddeler korna sesleriyle inliyor.
Dünyanın bir çok ülkesinde ise korna sesi duymak mümkün değil. Almanya, Fransa, İngiltere vb. ülkelerde sürücüler rahatsızlık vermemek için kornayı kullanmıyorlar. Zaten trafikte herkes kurallara uyduğu ve insanlar birbirlerine karşı saygılı olduğu için kornaya ihtiyaç duyulmuyor.
KORNANIN TARİHÇESİ
Bugün işlevini kaybetmiş olmasına rağmen ilk otomobillerin yollara çıktığı günlerde korna çok önemli bir donanımdı. O günlerde otomobiller başıboş hayvanlar ve insanlar için büyük tehlike yaratıyordu. Otomobillerin sayısını ve hızlarının artması kazalara neden olmaya başladı. Yayalar aniden karşılarına çıkan otomobillerin altında kalıyor ya da panik içinde kaçışıyordu.
Yayaları korumak için çeşitli çözümler bulundu. İlk başlarda kırmızı bayrak gibi görsel uyarıcılar ile siren ve çan gibi sesli cihazlar kullanıldı. Ancak insanlar daha etkili bir uyarıcı cihaz talep ediyorlardı.
1900'lü yılların başlarında Miller Rees Hutchinson, o dönemde otomobillerde kullanılan boynuz şeklindeki aletten yola çıkarak, kornayı icat etti. Genç mucidin klakson adı verilen icadı, bir el krankı veya elektrikle çalışıyordu. Titreşen metal diyaframın çıkardığı ses, yayaların yoldan çekilmesini sağlıyordu. Klaksonun diğer uyarıcılardan farkı sürekli değil, bir dokunuşla ses çıkarmasaydı.
Hutchinson, klaksonun patentini 1908'de aldı. Daha sonra Lovel-Mc- Connel Manufacturing Company'e lisansı sattı. Klakson ilk olarak General Motors'un otomobillerinde standart donanım haline geldi.
1901'da Oliver Lucas isimli bir İngiliz, sesi daha etkili aktaran ve bir kilometre uzaktan bile duyulan bir korna icat etti.
Hutchinson ve Lucas'ın icatları, günümüz kornalarının atası olarak görülüyor.
İSTANBUL'DA KORNA YASAĞI
İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerdeki gürültü kirliliği bugün olduğu gibi dünde Türkiye'nin sorunuydu. 50'li yıllarda İstanbul'da trafiğe 16 bin araç çıkıyordu. Dar yollar nedeniyle araç trafiği kilitlenince, devreye korna giriyordu. Korna sesi gürültü kirliliğine yol açıp, şikayetler artınca İstanbul'da bir pilot bölgede korna çalma yasağı uygulandı. Bir süre sonra Ankara'da da korna yasağı getirildi. Taksi ve dolmuş şoförlerinin karşı çıktığı yasak zamanla gevşedi ve uygulanmamaya başladı.
