Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Alışveriş seferberliği

Neredeyse zayıflamak kadar makbul bir hayal ve dile pelesenk bir mesele de o: Küçülmek. Daha az tüketmek. Eşyalara bağımlı olmamak, bir şey almamak, tüketim gazına uymamak... Tamam, lazım. Ama alışverişin keyfini ve iyileştirici kuvvetini de yok sayamayız

Yemek ve seksle eşdeğer bir haz ve ihtiyaç alışveriş... Sahip olduğu tek ayakkabı parçalanınca yenisini alma mecburiyetinden bahsetmiyorum; sıkıntıdan kurtulma, nefes alma ihtiyacı. Yeni ufacık bir toka bile kafanıza taktıklarınızı onunla replase etmenizi sağlıyor bazen. 'Tüketim toplumunun esiri' olmayı ne kadar kınasak, sadeleşme iddialarında ne kadar samimi olsak da, şeytan orda pusuda; dürtüyor!
Bazen hele var gücüyle ittiriyor şeytan! Bu dönemlere de halk arasında 'İndirim' deniyor. Çok kaşındırdığını yadsıyamayız.
Şimdilerde de öyle bir havadayız; alışverişi rasyonalize etme, faydalı görme yolundayız. Ekonominin bir ucundan da biz tutmalıyız. Tutalım. Ama bunları da atlamayalım:
Aç karnına market alışverişine çıkmak en yanlış şey, sonuç Amerika taşrasındaki obezlerin market arabasına dönüyor. Akşam mağazanın kapanma saati de tehlikeli, son dakika telaşıyla yanlış karar vermek çok mümkün.
Pahalı bir şeye âşık olduğunuzda, üstüne uyumak en iyisi... Aşkın süresi üç yıl deniyor ama işte bazen de sağlıklı bir gece uykusu kadar. Sabah normalleşmiş kalkıyorsunuz.
Aynı markanın aynı malı her yerde aynı fiyata satılmıyor. Düzenli aldığım bir bakım/temizlik/kozmetik ürünü birbirine çok yakın iki dükkânda 24.5 ve 32.5 liralık etiketlerde aylardır. Ürün fiyatlarını karşılaştırmayı bir zihin egzersizi ve Alzheimer önlemi diye de düşünün.
Alışveriş partnerini doğru seçmek hayati önemde. Fazla tezahüratçı arkadaş da sıkılıp 'hadi'leyen koca da hata yaptırır.
Biricik doğdunuz, öyle kalın. Sokakta kolayca karıştırılabilecek kopya tiplerden olmayın. Moda iyi hoş da, iz bırakan stildir her zaman.

***

Ezgi Mola oh nihayet!

"Bir ilişkim olduğunda göz önünde yaşamayı tercih etmiyorum" demiş Ezgi Mola. "Beni nerede çekeceklerini de biliyorum. Ona göre davranıp ona göre yaşıyorum. Dolayısıyla herhangi bir sürpriz olmuyor."
Hah işte, tam da bu! Yıllardır hep dediğimizi; bütün o magazin yakalanmalarının, 'bütün' demesek de neredeyse 10 tanesinden dokuzunun nasıl da bile isteye olduğunu gayet açık söylemiş.
Magazin dünyası çok uzun zamandır böyle çalışıyor, gerçek bir yakalanma yok, daimi bir danışıklı dövüş dönüyor. 'Yakalanmak' isteyen karşılaşma yerini, saatini biliyor, planını ona göre yapıyor, avcıya kendi arzusuyla (hatta bazen rica ve ısrarıyla) yem oluyor. Bu numaralarla işi olmayanlar için de kimsenin ruhunun duymayacağı binlerce yer var gidecek. Sürpriz ihtimali gerçekten de çok düşük. Yemiyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA