Arife, teyze gibi: Bayram yarısı! O yüzden şimdiden herkese iyi bayramlar dileyelim.
Bol bol şeker yiyelim mi peki? Yok, sakın! Zerre rağbet görmüyor artık şeker. Vitamin sayıldığı yıllar maalesef ki tarihe gömüldü; artık neredeyse zehir sınıfına giriyor. En azılı düşman.
Vitamin sayılmak, 'faraza' değil. Yıllar önce Türkiye'ye gelen bir Alman farmakoloji heyeti üyeleri, bizim akide şekerlerine 'Hacıbekir Vitamini' adını takmış gerçekten de...
Geçenlerde Finlandiyalı-Amerikalı yemek yazarı, şef ve televizyoncu Sara La Fountain'in İstanbul'u keşif programlarından birinde ('Sara La Fountain ile İstanbul'un En İyileri', 24Kitchen) yemek araştırmacısı Tuba Şatana mihmandarlığında gittiği ve neredeyse âşık olduğu Üç Yıldız Şekerleme'deki (Balıkpazarı, Beyoğlu) gibi rengârenk akideler, o zaman da muhtelif: Zencefilli, tarçınlı, karanfilli, naneli... Bergamotlu, limonlu, portakallı, fındıklı... Şekerin enerjisi zaten malum, üstüne bir de bu takviyelerin kudreti gelince, sırf vitamin değil basbayağı doping muamelesi de görür olmuş, futbol maçlarına girmiş akide!
Bir zamanların meşhur kulübü Adalet takımının (Adını Süreyya İlmen'in önce Süreyya Paşa Mensucat Fabrikası adıyla kurduğu Adalet Mensucat Fabrikası'ndan alıyor) maçlarında, devre arasında oyunculara birer fındıklı akide dağıtılırmış. Ya da birer kaymaklı lokum yutturulurmuş, futbolcuların enerjisi yükselsin diye...
Yıllar öncesinin diyetlerine de girmiş akide ve lokum! Bir zamanların mühim doktoru Mazhar Osman'ın gazetelerde yayımlanan pratik yemek listelerinde, tatlı bölümünde boy gösteriyor: Bir adet bademli lokum!
Canan Karatay'dan Şeyda Coşkun'a, var mı bugün diyet listesine akideyle lokum ekleyen zayıflatıcı makam? Yok. 'Ah, nerde o eski bayramlar' nostaljisinin bence en dramatik ayağı tam da bu işte. Yoksa sevdiklerimizi ararız, sorarız. Gönüllerini alırız. Kimseyle dargın kalmaz, barışırız. İhtiyacı olanlara yardım etmeye çalışırız. Bunlar kolay, yaparız. Ama şeker yiyebiliyor muyuz? Hayır. E oldu mu şimdi? Ne anladım ben o Şeker Bayramı'ndan!
Tatile gidenler ne yapsın?
Trafiğe çok dikkat etsin. Giderken de dönerken de. Hele yola arabayla çıktıysa. Direksiyondayken Whatsapp'a bakmasın, mesaj okumaya/yazmaya yeltenmesin. Cep telefonuyla konuşurken sollamasın. Kulaklık takmasın ki olası kornaları duysun. Yolda uyumasın. Tarkan dinlesin. Güneşte fazla kalıp haşlanmasın. Telefonu cascavlak güneşte bırakmasın. Telefona yapışmasın, onsuz da yaşayabileceğini kendine ve etrafına kanıtlasın. En 'like' garantili karelerle Instagram'ı beslemek için değil, hakiki hatıralar biriktirip kendi ruhunu doyurmak için tatil yapsın. Hafiflesin, hafif kalsın. Bol su içsin. Değişik lezzetler tatsın. Koruyucu sürsün. Renkli giyinsin. Doğanın tadına varsın. 40 yıllık yazlıktaysa bile, daha önce hiç görmediği bir köşeyi keşfetsin. Sonradan anlatacağı, kendi çapında bir macera yaşasın. Hamağa, şezlonga doysun. Bir daha hiç görmeyeceği insanlara, hiç unutmayacakları güzellikler yapsın. Uzaklardaki sevdikleriyle bayramlaşsın. Beraber tatile çıktıklarıyla kucaklaşsın. Gezsin, eğlensin, dinlensin. Şükretsin.
Şehirde kalanlar ne yapsın?
Boşalan şehrin keyfine varsın. Gündelik koşturmaca içinde hiç güzergâhında olmayan semtlerde dolaşsın. Şehrinde turist olsun. Müzeleri teftiş etsin. Sergi gezsin. SSM'de Selim Turan'ın heykelleriyle sarsılsın. İstanbul Modern'de Fahrelnisa Zeid'in dünyasında kaybolsun. Konserler seçip azsın. Tam da bu akşam Bomontiada'da Palmiyeler'i dinlesin. Vapura/ motora binsin. Klimalı ortamların (ofis) sefasını sürsün. Onu hiç ummayan aile büyüklerine bayram ziyaretlerine gitsin. Gönül alsın. Ne zamandır irtibatı kopardıklarını arasın. Küçük iyilikler, tatlılıklar tasarlasın. Aklında olup da bir türlü seyredemediği dizileri izlesin. Bayram temizliği bahanesiyle fazlalıklardan kurtulsun. Sıradaki yaz düğünlerine ne giyeceğini düşünsün. Saçına/cildine derin bir bakım yapsın. Evinde davet versin. Güzel yemekler hazırlasın. Tatile gidemediği için kendini de etrafı da yemesin. Bavul hazırlama derdinden kurtulduğu için ara ara sevinsin. Tatilci kalabalıklar altında ezilmediği için kendiyle gurur duysun. Kazıklanmadığını düşünüp sırıtsın. Bahçelerde, çimenlerde yayılsın. Avarelik etsin. Bol bol uyusun. Öylece dursun. Şükretsin.