Sadece yöresinin endemik bitkileriyle beslenen Karayaka kuzusu, Karadeniz coğrafyasının sadece iyi balık değil, iyi kuzu eti de yetiştirdiğinin en güzel ispatı gibi.
Hatta bu kuzu o kadar iyi ki ülkedeki diğer cinslerin içinden sıyrılıp, Slow Food'un koruma altına alınması gerekenler listesine girmeyi bile başarabilmiş.
Bugüne kadar kuzu ile alakalı tüm yazılanları, söylenenleri unutun!
Yeni Zelanda ve Avustralyalılar gelsin de gerçek kuzunun tadı nasılmış bizden öğrensin dedirtecek kadar iddialı bir kuzumuz var: Karayaka!
'Karayaka'yı bu kadar özel yapan şey nedir?' dediğinizi duyar gibiyim. Bu kuzunun en büyük özelliği saf bir ırk olması.
Sinop'un doğusundan başlayarak Samsun, Ordu ve Tokat'ın kuzeyinde yetişiyor.
KEKİKLE BESLENİYOR
Çoğumuz bilmez, hatta itiraf edeyim ki ben de yeni öğrendim, meşhur Tokat kebabının en güzel örnekleri Karayaka ile yapılıyor. Bu kuzular sadece yüksek rakımda yetişiyor.
Daha aşağılara indirildiğinde hastalanıyor, güçsüzleşiyor ve hatta soyunu devam ettiremiyor.
Kendi doğal ortamında, sadece bölgeye has bitkiler ve ağırlıklı olarak kekikle beslendiği için de tarifsiz bir lezzeti var.
KUYRUK YAĞI YOK
Bu türün en büyük özelliklerinden biri kuyruğunda diğer türlerde olduğu gibi yağ olmaması. Bu da kuyruktaki yağın tüm vücuda eşit şekilde yayılıp daha da lezzetlenmesine sebep oluyor.
Açıkçası ben ne kadar anlatsam boş. Siz bu müthiş lezzeti tatmadan ne demek istediğimi bilemeyeceksiniz.
Evinizden probiyotik gıdaları eksik etmeyin
Kışın soğuktan ve hastalıktan korunmak için türlü reçeteler, bitki çayı tarifleri, besin önerileri bir yandan veriledursun; ben size hiç tahmin etmeyeceğiniz bir sır vereyim. Kışı hastalanmadan ve enerjik bir şekilde sapasağlam atlatmak istiyorsanız, baş yardımcılarınız probiyotikler olmalı.
Neden mi? Çünkü sindirim sisteminde yaşayan mikroorganizmalar, sağlıklı bir sindirim sisteminin olmazsa olmazları.
Vücudu zararlı mikroorganizmalardan koruyup, bağışıklık sistemini güçlendiriyorlar. Yani kısaca probiyotikler, canlı bakterileri ve mayaları içerir. Bunlar arasında en önemlileri laktik asit bakterileridir. Prebiyotikler ise bu mikroorganizmaların gelişmesi için gerekli olan sindirilmeyen gıda bileşenleri. Sindirim sistemine katkı sağlayan, bağışıklığı güçlendirip size daha sağlıklı bir vücut vadeden bu gıdaları mutfağınızda bulundurmanızda fayda var.
PREBİYOTİKLER DE ÖNEMLİ
Prebiyotikler ise bağırsaktaki sağlıklı bakterilerin büyümesini ve faaliyetlerini harekete geçiren, sindirilemeyen gıda lifleridir. Probiyotik bakteriler, zararlı patojen bakterilere karşı sayıca daha fazla olabilmek ve işlevlerini yerine getirebilmek için, prebiyotik besinlere ihtiyaç duyar. En iyi prebiyotik kaynakları muz, soğan, pırasa, kırmızı meyveler, kuşkonmaz, sarımsak, buğday, yulaf, arpa (ve diğer tam tahıllar), keten tohumu, domates, yer elması, soğan, hindiba, baklagiller ve yeşil sebzeler gibi gıdalardır.
Yararlı bakterilerden zengin besinler
Yoğurt
Kefir
Peynir
Lahana, salatalık turşusu
Okyanus bitkileri (yosun ve benzeri)
Miso çorbası
Nar ekşisi
Şalgam
Boza
Pastörize edilmemiş salamura zeytin