Bu akşam verilecek Antalya ödüllerinde, şu ana dek göremediğim
Kıskanmak dışındaki en başarılı film, Reha Erdem'in
Kosmos'u. Bu tariflere sığmaz, kolay anlatılamaz film, karlı bir Kars dekoru önünde kente çıkıp gelen yarı meczup, yarı ermiş bir adamın öyküsünü anlatıyor. Görselliğinden oyuncularına, görüntülerinden müziğine her şeyiyle üstün bir sinema örneği olan film, son günlerin moda deyimi 'film gibi film'e de bir açılım getiriyor. Bu kendine özgü yapım, belki klasik anlamda film gibi film değil. Ama örneğin senfoni gibi film, şiir gibi film, resim sanatı gibi film, felsefe yapıtı gibi film, mistik bir çığlık gibi bir film... Tüm bunların önemi yok mu? Türk sinemasının ulaştığı en yüksek düzeylerden birini simgeleyen, akla Bergman, Tarkovski, Pasolini gibi ustaları getiren film gösterildiğinde, uzun boylu yazacağız. Şimdilik sinemamızın gerçek bir başyapıt kazandığını müjdelemekle yetiniyorum.