Geçtiğimiz hafta ajanslara bir haber düştü; "İstanbul Boğazı'nda nesli tükenen yelkovan kuşlarına çip takıldı" şeklinde. Merhum yazarımız Hıncal Uluç'un sürekli altını çizdiği gazetecilikte fikri takip düsturu gereği bu haberin arkasını getirmek istedik. İşin içindeki isimlere ulaştık.
Onlara Ege'den konuyla ilgili bir başka bilim adamı dahil oldu. Neden yelkovan kuşları, soyları tükense ne olur, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının kuşlar için neden önemli?
Bu konuları; Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof.
Dr. Raşit Bilgin; İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Arda M. Tonay ve Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü'nden Zooloji Bölümü'nden Doç. Dr. Ortaç Onmuş ile konuştuk.
- Önce en basit sorudan başlamak istiyorum. Bize Yelkovan kuşlarını kısaca tanıtır mısınız?
- Doç. Dr. Ortaç Onmuş: Yelkovan kuşları ülkemizin en nadide ve geniş halk kitleleri tarafından bilinenlerden birisidir.
İstanbul Boğazı'nda denizin hemen üzerinde grup halinde hızlıca uçarken onları görebilirsiniz. Okyanuslarda yaşayan albatros kuşlarının yakın akrabaları olan yelkovanlar, hayatlarının tamamını denizde geçirir. Sadece yıl içinde 1, 1.5 ay gibi kısa süren bir süreyi, üremek için karada yuvada geçirirler.
-Kuşlara çipleri nasıl takıyorsunuz? Bu çip nasıl ne zaman çıkıyor?
- Prof. Dr. Raşit Bilgin: Yelkovanları ağ yardımıyla denizde yakaladıktan sonra, tekneye alıyoruz ve burada sırt tüylerine özel yapışkan ve bant yardımıyla vericileri yapıştırıyoruz. Vericilerin ağırlıkları, taşıyan bireylerin ağırlıklarına göre tasarlandığı için yelkovanların uçuşlarına herhangi bir etkisi olmuyor. Yaklaşık 2-3 ay içerisinde kuşlar bu tüyleri döktüklerinde vericiler de düşüyor.
- "Aman canım, yelkovan kuşları da olmayıversin" diye gamsızlara bir çift sözünüz var mıdır?
- Doç. Dr. Ortaç Onmuş: Yelkovan kuşları denizlerimizde bulunan sardal- ya, hamsi ve benzeri küçük pe- lajik balıklarla beslenir. Bu balıklar aynı zamanda kolyoz, uskumru, palamut, lüfer, ton ve kılıçbalığı gibi sayısız büyük balık için de temel besin kaynaklarıdır. Denizlerimizin balık popülasyonlarının sağlığını bilmemiz ve takip etmemiz insanlar açısından son derece önemlidir. Yelkovan kuşları bu balıklarla beslendikleri için denizlerimizdeki balık stoklarını bilmemiz için çok önemli bir indikatör (veri) türdür. Yelkovan kuşları bu balıkları denizde bulma konusundan bizden çok daha başarılılar, çünkü sahip oldukları özel burunları ve koku alma duyuları sayesinde balıkları denizde nerede olduklarını onlarca kilometre mesafeden belirleyebiliyorlar. Bu bağlamda yelkovan kuşlarının sağlıklı bir üreyen popülasyonu olması, sayılarının artıp ya da azalıyor olup olmadığını bilmek çok önemli. Balıklarımız yok olursa buna bağlı olarak yelkovan kuşları da yaşayamayacaktır.
Sonuçta bizler de bunun olumsuz sonuçlarıyla yüzleşiriz.
Bu nedenle yelkovan kuşlarını koruyacak her türlü çalışma, denizlerimizdeki balık stoklarını ve sürdürülebilir balıkçılık için gereklidir.
- Gökyüzünü izlerken kuş sürülerinin üçgenler halinde süzüldüğünü görüyoruz. Ve asla karşıdan gelen diğer sürülere karışmıyorlar. Bir, bu nasıl beceriyorlar?
- Doç. Dr. Ortaç Onmuş: Kuşlar göç ederken benzeri yönlerde giderler, bir kısmı bir yöne diğer bir kısmı ters yöne gitmez. Aynı yönlerde uçtukları için karşı karşıya gelmek gibi bir sıkıntıyla karşılaşmazlar. Bu sözü edilen üçgenlerin tek nedeni, uçan kuşların uçmasını kolaylaştırmaktır. Bu üçgenlerin ne işe yaradığını daha iyi anlamak için denizde hareket eden bir teknenin denizde bıraktığı dalgaların havadan görünümüne bakmak gerekir. Tahmin edeceğiniz gibi suda hareket eden tekne hareket yönüne bağlı bir yönde ters "V" şeklinde dalga hareketi oluşturur. Dalga sörfçüleri de dalgalar üzerinde enerji harcamadan sörf yapar.
Eğer denizde hareket eden bir teknenin oluşturduğu dalgada sörf yapıyor olsaydınız bu tekne ile birlikte çok uzak mesafelere kolaylıkla gidebilirdiniz. Aynı durum havada uçan kuşlar için de geçerlidir.
KIRIM'A UÇUP GELEN VAR
- "Türk Boğazlar Sistemi bu hayvanların ve birçok başka hayvanın önemli göç yollarından biri. Korunması çok önemli" denmiş. Bunun için kimin üzerine ne gibi görevler düşüyor?
- Doç. Dr. Arda M. Tonay: Bunun için birçok kuruma görevler düşüyor. Gemi trafiğini arttırmamamız, bu daracık boğazlarda endüstriyel balıkçılığı kısıtlamamız gerekiyor.
- Kırım'a gidip gelen, günde 500 kilometre uçan bir kuştan bahsediyordunuz. Onlar da bizim gibi İstanbul'u çok mu seviyorlar acaba... Bu kadar enerjiyi küçük vücutlarında nasıl depoluyorlar?
- Prof. Dr. Raşit Bilgin: Aslında yelkovanların İstanbul Boğazı'ndan geçme sebebi, Karadeniz'e göç noktalarında doğal bir dar boğaz olması. Temel olarak Karadeniz'e beslenme için gittiklerini görüyoruz, aslında vericilerden gelen ilk veriler de bunu destekliyor.
Tabii Karadeniz'de üreme kolonileri olma ihtimali de var, böyle bir durum olması durumunda bu da türün korunması yönelik çok değerli bir bilgi olacak.
Yedikleri balıkları yağ olarak depolayarak bu uçuşlarının enerji ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar.
AVCILAR ORMANLARI ZEHİRLİYOR
- Doç. Dr. Ortaç Onmuş: Avcıların ülkemizde yaptıkları en kötü etki doğal hayvanların avlanmasından çok doğal alanların zehirlenmesidir. Bir avcı bir avlanma gününde ortalama 300-800 gram civarında saçma kullanır. Saçmalarda kurşun kullanıldığı için bir avcı ortalama bir günde yarım kilo kurşunu doğaya saçar. Ülkemizde 1 milyondan fazla avcının senelerdir yılda ortalama 10 defa ava gittiğini varsayarsak; doğal alanların her yıl boyunca onbinlerce ton zehirli kurşun ile kirletildiğini göreceksiniz. Gelişmiş bazı ülkelerde çelik saçma kullanımını zorunludur. Bizler ise sanayi geri dönüşüm maddesi olarak elde edilen, toksik özellikteki kurşunu kullanıyoruz. Avcılar kuşları vurarak doğaya zarar verdikleri gibi doğal alanların zehirlenmesine de yol açıyor.
YORULAN ARKAYA GEÇİYOR
- Üçgenin en ucunda hangi kuşunun gideceği nasıl belli oluyor? Onlarda da arılar gibi bir kast sistemi mi var?
- Doç. Dr. Ortaç Onmuş: Önce uçan kuş havada "V" şeklinde bir dalga hareketi yaparken bu hava dalgaları üzerinde bulunan kuşlar daha kolay uçar. Kuşların V şeklinde uçmasının nedeni kolay uçmaktır. Önce uçan kuş grup içinde en çok yorulan kuş olur. Göç eden kuşlar düzenli olarak en önde uçan bireyi değiştirirler. Böylelikle hem daha az enerji harcarlar hem de daha uzak mesafelere daha kısa sürede giderler. Kuşlar arasında herhangi bir kast sistemi yoktur. Eğer V şeklide uçan iki kuş grubu tesadüfen de olsa karşılaşırsa, gruplar rüzgar yönü ve şiddetine bağlı olarak spontane karar alarak güvenli uçuşu devam ettirecek şekilde irtifa değiştirirler.
TÜRKİYE BU ÇALIŞMA İLE DÜNYADA İLKE İMZA ATTI
- Bu çalışmann geçmişi hakkında bilgi verebilir misiniz?
-
Doç. Dr. Arda M. Tonay: 28 yıl evvel vakfımızın kurucularından Asaf Ertan ve ekibi aslında bu yöntemle İstanbul Boğazı'nda ilk defa üç yelkovan bireyine halkalama takmıştı. CIESM'den (Akdeniz Bilim Komitesi) gelen uydu verici takmakta olan uzmanlar, Hırvatistan, Tunus ve Malta'da kuşlar üreme kolonilerindeyken yakalayıp, vericileri takıyorlar. O yüzden İstanbul Boğazı'nda yelkovan kuşlarının uçarken yakalanması belki de dünyada bir ilk. 28 yıl sonra yine Asaf Hocamız ile aynı kaptan aynı tekneyle bu işi başarıyla gerçekleştirmekten çok mutluyuz. Orhan Veli'nin "Gün Olur" şiirindeki gibi "Yelkovan kuşlarının peşi sıra..." araştırmalarımız devam edecek.
DOĞA İÇİN EN BÜYÜK TEHLİKE İNSAN
- Yıllardır kuş avcılarına öfke kustum lakin hızlı şehirleşme, kuş türlerinin yok olması için avcıları aratmıyor. Kuşları, kuş türlerini korumak için neler yapılabilir?
-
Doç. Dr. Ortaç Onmuş: Avcılar her ne kadar kuş popülasyonlarının azalmasına ya da tehlike altına girmelerine katkı sağlasalar da, Kuş popülasyonları en çok tehdit eden etki içinde avcılık faaliyeti birinci sırada gelmiyor. Kuşlar için en büyük tehlike, habitat olarak tanımladığımız doğal yaşam alanlarının insanlar tarafından bozulması ya da yok edilmesidir. Ülkemizde sulak alanlar, denizler, doğal bitki örtüsü (ormanlar, makilik alanlar, meşelikler, doğal bozkırlar, otlak ve meralar, fundalıklar) hızla yok olurken, doğal yaşam alanları da ortadan kalkmakta. Yaşama alanı bozulmuş ya da yok olmuş bir alanda bir kuş türünün sağlıklı olarak yaşaması, üremesi mümkün değildir. Mesela yelkovanlar için doğal yaşam alanları denizler ve insan yerleşimi olmayan adalar ya da adacıklardır. Denizlerimiz her geçen gün daha da çok kirletilirken, balık stokları aşırı ve yasadışı avcılık nedeniyle yok olurken, doğal adalarımız her geçen gün bozulurken, bu adalarda insanlar tarafından bilinçli ya da bilinçsiz getirilmiş sıçanlar, kediler, köpekler, tavşanlar, vs gibi yabancı hayvanlar varken yelkovanların hayatta kalma şansları da her geçen gün azalmaktadır.
AYNALI BİNALAR KUŞLAR İÇİN ÇOK RİSKLİ
- Son zamanlarda gitgide artan yüksek binaların, aynalı camlı yapıların kuşlara ne gibi etkileri var?
- Doç. Dr. Ortaç Onmuş: Maalesef bu durumun çok olumsuz etkileri var, direkt olarak ölümlere sebebiyet veriyorlar ve bu sayıların çok yüksek olduğu düşünülüyor.