"Yıldızlar evimiz, ışık hızındayız hepimiz / Atılgan gibi gemimiz, hepimiz aynı gemideyiz" diyor bir şarkısında. Bugüne dair çok şey söylüyor anlayana... "Altı üstü bir yolcusun / Göremedin yoktur sanma / Gözlerim al özüm görsün / Günüm gelsin al yanına" diyor diğerinde. Tasavvufun ak sütünü emmiş bir halk ozanı gibi...
Türkiye'de elektronik müziği popüler arenaya taşıyan, dansıyla da milyonları coşturan; aranjör, müzisyen ve şarkıcı Serhat Bedük'ten, sahne adıyla Bedük'ten bahsediyoruz. Yeni albümü Intergalactic yine müziğin geçtiği tüm süreçlerden beslenen ama yeni ses yapılarını es geçmeyen, Anadolu coğrafyasının seslerini de barındıran bir iş. Yine dans serbest! Ama mevzu Bedük olunca, dans ederken içe dönmek de serbest. Yazdığı derinlikli sözlerle, kendisi için bir nevi 'dans ettirirken düşündüren adam' desek abartmış sayılmayız...
- Tebrik ederim, Intergalaktic müthiş bir albüm. Derin sözler, elektronikle akustik enstrümanların harmanı besteler... "Dans ettirirken düşündüren adam" diyorum sizin için dostlarıma bahsederken... Derin sözler ve dans kültürü. Sizce nasıl bir uyum bu?
- Teşekkür ederim. Kendime ve müziğime isimler ve başlıklar yüklemek yerine yaptığım şeyleri olduğu gibi, içimden çıktığı gibi kabul etmeye çalışıyorum. Müzik, hayatın bir yansıması bana göre. Nasıl bazen kendi hayatımızda da zaman zaman derin, düşünceli, bazen duygusal bazen de her şeyi boş veren haller alıyoruz; müzik yaparken de durumuma göre bazen içimden "Koyver kendini" diye bağırmak geliyor, bazen de şarkımdaki gibi "altı üstü bir çamursun, değer mi bak kalp kırmaya" demek. Dans etmek her zaman boşvermişlik ve yüzeysellik içermiyor. Zaman zaman bir duygu yoğunluğu, bir nevi içe dönme, bir zikir hali de içeriyor aynı zamanda. O yüzden bana pek tezat gelmiyor derin sözler ve dans müziği.
- "Atılgan gibi gemimiz / Hepimiz aynı gemideyiz" diyorsunuz şarkınızda. Dünyanın bugünkü halini özetliyor sanki. Bir virüs girdi hayatımıza ve dünyanın her yerinde insanların en büyük derdi bu oldu. Aslında insan, kaderinin ne kadar ortak olduğunu anladı...
- Atılgan gemisindeki gibi herkesin bir rolü var bu geminin ilerlemesini sağlayan. Ayaklardan biri aksadığı zaman, bu bütün geminin gidişatını bozuyor haliyle. İnsan tabii günlük hayatın iniş çıkışlarında büyük resmi göremeyebiliyor. Bir felaketin gelmesini beklemeden ara sıra bir durup içimizi dinlemek lazım bazen. Sanatın her dalı insanlığa bu içe dönmeyi en saf haliyle verebiliyor. Ruhen sıkıştığı zaman sanata dönmeli insan.
- Altı Üstü, albümde beni en çok etkileyen şarkılardan biri oldu. "Altı üstü bir çamursun" diye başlıyor ve "Günü gelsin al yanına" diye devam ediyor. Hayat yolculuğunda "altı üstü bir çamur" olduğunu idrak ettikten sonra hayata bakış nasıl değişiyor?
- Dünyadaki fiziksel halimizin çok da sandığımız kadar önemli olmadığını fark ediyorsun bir yerde. Ondan sonrası gerçekle yalan arasındaki dengeyi bulmaya çalışmakla geçiyor.
- Londra'da yaşıyorsunuz... Hayatınız nasıl geçiyor orada?
- Üç buçuk senedir Londra'dayım. İmkanı olan herkesin hayatının en az iki senesini yurt dışında geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu deneyim hem insanın bakış açılarını geliştiriyor, hem de farklı kültürler, farklı dünyalar tanımasını sağlıyor. Pandemide konserler ve çekimler iptal olunca şubat ayından beri memlekete gelemedim. Neyse ki 5 Aralık'ta Zorlu PSM Ana Sahne'de sosyal mesafeli bir konserim olacağı için, çok özlediğim İstanbul ile tekrar buluşacağım için çok mutluyum.
AZERBAYCANLI KARDEŞLERİMİZ TOPRAKLARINI KORUYOR
- Pandemi sürecinde Londra ve İngiltere'nin durumu ne?
- Burası da her yer gibi karışık tabii ama okullar açık. Çoğunluk evden çalışıyor. Kısıtlamalar bir artıyor bir azalıyor. Herkes aşıyı bekliyor haliyle.
- Dünya ve Türkiye gündemini takip ettiğinizi düşünüyorum, derin sözler yazan bir şarkı yazarı olarak. Azerbaycan meselesi hakkındaki fikirlerinizi almak isterim, özellikle dünyanın sessizliği konusunda?
- Azerbaycanlı kardeşlerimiz haklı olarak kendi topraklarını koruyorlar. Dünya her zaman kendi görmek istediğini görür.. Usanmadan anlatmak lazım.