Evde kaldığımız şu günlerde içimizdeki yetenekler bir bir ortaya çıktı değil mi? Hiç yemek yapmamış olanlar mutfakta döktürüyor. Kimi tığ işi yapıyor, kimi kendisini çiçeklerine verdi… Son günlerin en büyük trendlerinden biri de eve tuval sipariş edip resim denemeleri yapmak... Bir de tabii işin ustaları var... Resim, heykel denilince ülkemizin önde gelen sanatçıları... Peki onlar bu günleri evlerinde nasıl geçiriyor? Birkaç sergiye yetecek kadar eser üretmişler midir dersiniz? Kimi "Üretime devam" diyor kimi konsantre olamamaktan yakınıyor. Bir de alternatif işlere, dijitale yönelenler var. Mutfakta yeteneklerini keşfedenler, "Benden iyi bir kuaför olurmuş" diyenler de cabası... İşte sanatçıların evlerinde olup bitenler...
KEZBAN ARCA BATIBEKİ
Evim benim oyun alanım
Mayıs ayında yeni sergisini açmaya hazırlanan Kezban Arca Batıbeki artık açılış tarihini bilmese de aynı hızla çalışmaya devam ediyor:
"Evimi; oyun alanım, enstalasyonum olarak görüyorum. Eşimle bir ayı geçen bir süredir evde olmamıza rağmen hiç sıkılmadık. Kariyerimin başından itibaren resimlerimi atölyemde, fotoğraf çalışmalarımı evde yapmak gibi bir alışkanlığım vardır. Bu nedenle hayatımda fazla değişiklik olmadı. Mayıs ayında Istanbul74 ile gerçekleştireceğimiz bir sergi planımız vardı. Şimdilerde, evde geçirdiğim karantina günlerinde; ne zaman açılacağı meçhul olan o sergiyi mükemmelleştirmek üzerine çalışıyorum. Ve tabii daha önce izlemeye vakit bulamadığım şahane filmler ve harika diziler var"
SEÇKİN PİRİM
Bekleme hali üretimime iyi gelmedi
Aslında bu seneyi New York'ta açılacak olan yeni sergisine hazırlanarak geçirecekti Seçkin Pirim. Neyse ki Türkiye'ye son anda da olsa dönebildi. Peki ama ev günleri nasıl geçiyor?
"Eve ya da atölyeye kapanma fikri aslında tam benlik bir şey. Tüm zamanımı sıkılmadan geçirebilirim. Sadece bu karar bana ait olduğu zaman. Böyle zorunlu ve ucu belirsiz bir durum ne yazık ki mental olarak şu an için üretimimi ve konsantrasyonumu engelliyor. Özellikle ilk zamanlar endişe ve haber takibi ile geçti günlerim. Bir şeyler üretirim diye düşünürken elime kalem kağıt bile alamadım. Virüs ilk ortaya çıktığında New York'ta ki atölyemdeydim. Hem oranın hem buranın kötü zamanlarını yaşamış oldum. Ama bu günlerde biraz kendime geldim. Yeni işler çizmeye, maket yapmaya başladım. Yoksa insan bu duruma da çok kolay alışıyor ve sadece duruyor. Ve sonuç olarak anladım ki, İlk defa yaşadığım ucu belli olmayan bu belirsizlik halleri bana ve üretimime iyi gelmiyor. Bir bekleme hali... Umarım hem kişisel hem de toplumsal olarak bu işten bir ders çıkarmış olarak başlarız yeni dünyaya... "
HÜSAMETTİN KOÇAN
SALONU ATÖLYEYE DÖNÜŞTÜRMEK EPEY ZOR OLDU
Hüsamettin Koçan günlerini Anadolu yakasındaki bahçe içindeki evinde eşi Oya Koçan ile geçiriyor. İşte üstadın evde yaptıkları: "Evimizde hiç bu kadar uzun süreli kapalı kalmamıştık. Akşam eve girerken çok güzel görünen evimizi 42 gündür dışarıdan hiç görmedik. Özledik mi... Eh! Çünkü evimiz özellikle sabah ışığı yükselirken, çok güzel bir bahçeye açıldığı için değil sevgiyle kurduğumuz bir hayat hikayesi yansıttığı için çok güzelmiş onu gördük. Şimdi ne mi yapıyoruz! Önümüzdeki yıl için hazırladığımız programları revize etmekle işe başladık. Salonumuzu kısmen atölyeye dönüştürmek epey zor oldu. Dostların sesini duymak ne güzelmiş... Özlemek de öyle... Yeni hayat için her sabah bahçede yürürken bir taraftan da umutlarımızı, sevgimizi ve masumiyetimizi de hayal bahçemizde her gün yeniden düzenliyoruz. Yarına kök salsınlar diye emek harcıyoruz."
BERKAY BUĞDAN
Alternatiflerin yokluğu zihni temizliyor
Genç yaşta metali paslandırarak yaptığı eserler dünyanın dört bir yanındaki sanat fuarlarında alıcı buldu:
"Deli gibi araştırma yapıyorum! Kissinger'in dediği gibi alternatiflerin yokluğu zihni harikulade temizliyor. Yetişmeye çalıştığımız sergi ve fuarların ertelenmesi/iptalleri, prodüksiyonların durması, bir anda yapılacaklar listesinde bir türlü sırası gelmeyen maddelere bolca zaman vermiş oldu.
Şahsen uzun süredir geliştirmek istediğim üç boyutlu modelleme, bir gün bitirmeyi hayal ettiğim senaryo veya öğrensem iyi olurdu dediğim mekatronik yazılımlar şu anda günlerimi dolduruyor.
Bunların yanında üretimim tabii ki devam ediyor, ancak kısa vadede odağı değişti diyebilirim. Özellikle birçok aşama, parça ve uzman gerektiren büyük çaplı işlerimin üretimini askıya aldım. Evden çıkmadan yapabileceğim özellikle dijital işlere yoğunluk veriyorum. Bununla birlikte normal hayata geri dönersek tekrar başlayabileceğim işler için araştırma ve ön hazırlıklar aslında tam zamanlı çalışmaya tekabül ediyor."
NEZİH ÇAVUŞOĞLU
Bu ara favori renklerim siyah ve yeşil oldu
Nezih Çavuşoğlu Türk iş dünyasının marka olmuş ailelerinden birine mensup. İş hayatını bırakıp kendini resme vermeyi tercih etti. Karantina günlerini ise şu şekilde özetliyor: "Öncelikle herhangi bir yasaklanmanın hür ruhlarda ciddi bir stres yarattığı doğru. Biz sanatla uğraşan insanların kolayca kabulleneceği bir durum değil bu. Özellikle Bodrum'daki atölyeme gidememek can sıkıcı oldu. Ancak her zorluğa rağmen sanatla uğraşanlar topluma, toplumu ilgilendiren sorunlara karşı çok duyarlı insanlardır. Yaşadığım olayın sosyolojik boyutunu, oluşacak işsizliği, Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de yaşayan insanların savaşa ve salgına karşı nasıl direneceğini ve benzer sorunları düşünür oldum.
Evimde atölyeden taşıdığım ufak boy tuvallerin üzerinde çalışıyorum. Bu ara favori rengim siyah ve koyu yeşil oldu. Hepimizi negatif etkileyen bu olayın bende zuhur edişini bu renkler aracılığı ile tuvale yansıtıyorum. Ancak ne okuma ne de resim yapma konusunda çok verimli değilim. Fakat evdeki yemekleri yapma konusunda ciddi bir performans sergilediğim kesin. Ayrıca benden iyi bir kuaför olurmuş, bunu da anladım."
ŞEYDA CESUR
Dikkatimi resme verdim
Şeyda Cesur nispeten şanslı isimlerden biri. Dubleks evinin alt katı aynı zamanda atölyesi: "Pandemi başladığından beri beni Instagram hesabımdan takip eden koleksiyonerlerin ilgisi devam ediyor. Yeni siparişler aldım. Malzemeleri temin etmek biraz güç olsa da atölyemin evde olmasının avantajını yaşıyorum. Sipariş olmasaydı bile çalışmaya devam ederdim. Tüm dikkatimi resme verebiliyorum. Bu şekilde kafam da dağılıyor.
Aynı apartmanda 15 yıllık dostum yaşadığı için şanslıyım. Yemekleri beraber yapıyoruz. Mutfakta zaman geçirmek bir nevi terapi aslında. Sinemada kaçırdığım tüm filmlerin de listesini çıkardım. Günde iki-üç film izliyorum."
BUBİ
Ayşe'mi şımartıyorum 10 kişilik iş yapıyor
Bubi, eşi Ayşe hanım ve 91 yaşındaki kayınvalidesi ile Topağacı'ndaki evinde geçiriyor karantina günlerini. Ailece vejetaryen beslenmeye devam ediyorlar: "Koronalı günlerde kendimizi evde karantinaya almışken yemek pişirmek ve spor konusunda didişmenin dışında devamlı Ayşe'mi taçlandırıyorum. Enginar gelecek yerden domates esirgenmez misali. Onu bol bol şımartıyorum. O da maşallah aldığı bu rüzgarla 10 kişilik işi kendi başına hallediyor. Bir de insafa gelip ayak tırnaklarımı kesse... Indiana Jones'un eski versiyonlarında maceraperest Heinrich Schliemann, Troya kazılarında çıkartıp yurt dışına kaçırdığı 3 bin 500 yıllık mücevherleri eşi Sophia'nın üzerinde teşhir ederek tüm dünyaya hava atmıştı. Heinrich'ten yaklaşık 150 yıl sonra ben de kayıtlı aile koleksiyonuma yakınlarda dahil ettiğim yaklaşık 8-9 bin yıllık kolye, bilezik ve yüzükleri sevgili eşim Ayşe'min üzerinde teşhir ederek Schliemann'dan rövanşı alıyorum. Koronasız kalın emi!'
EKREM YALÇINDAĞ
Rahat olun, üretmeye devam
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden mezun olan Ekrem Yalçındağ'ın Berlin, Münih, İstanbul ve Düsseldorf başta olmak üzere pek çok kentin başlıca galerilerinde sergileri açıldı. Yalçındağ'ın Impressions from the Streets serisinden bir eseri 2013 yılında Museum Haus Konstruktiv Zürih'in kalıcı koleksiyonuna dahil oldu:
"Bu günleri yoğun geçiriyorum. Ben okumalarımı belli bir programla yaparım. Şimdi de Dante Alighieri'nin eserleri ve Dante hakkında yazılmış kitapları bir araya getirerek İlahi Komedya etrafında okumalar yapıyorum ve bulabildiğim belgeselleri, filmleri izliyorum. Bu anlamda Almanca kaynaklar bana özellikle yardımcı oluyor. Bir de düzenli olarak ders gibi çalıştığım 'ornament ve sanat' konusu var.
Günüm öğleye doğru kahvaltımı yaptıktan sonra resim çizme ve kitap okuma, müzik dinleme şeklinde geçiyor. Akşam 20.00-22.00 arasını yemek ve televizyon izlemeye ayırdım. Saat 22.00'den sonra ise dijital platformlardan filmler izliyorum ve aynı anda çizim yapmaya da devam ediyorum. Sanat ve sosyal aktivitelerin dijital platformlarda aktif olarak yaygınlaşmasını görmek bana iyi geliyor. Bu tanıdığınız insanlardan haber almak gibi bir şey o yüzden bunun devam etmesini diliyorum. Burada bir zorlama yok olumsuz bir şey de yok. Rahat olun."