- Tasarımlarınızda Türk DNA'nız etkili oluyor mu? İstanbul'dan esinleniyor musunuz mesela?
- Neticede hepimiz, ait olduğumuz yerin birer yansımasıyız. Ben de Türk bir aileye mensubum. Aile, benim için çok önemli bir kavram. Çok canayakın, kuvvetli bağları olan bir ailem var. Brood da aile, grup anlamına geliyor aslında. Elbette yaptığım her şey, kültürel mirasımın bir parçası. İnsanların kalbine dokunan şeyler yapmaya çalışıyorum.
- Nelerden esinleniyorsunuz?
- Arkadaşlarım, ailem ve çevremdeki herkesten. Bir de yaşadığım şehir olan New York'tan. Bana çok ilham veriyor.
- Avrupa'da büyüyüp okuduğunuz halde neden New York'tan çıkmayı tercih ettiniz?
- Çünkü New York, bu işe başlamak için çok doğru bir yer. Fırsatlarla dolu bir şehir burası. İnsanlar çok iyimser ve yeni şeylere çok açıklar. Avrupa biraz daha tutucu; bunu orada çok hissedemiyorsunuz.
- Gelecekle ilgili hedefleriniz neler?
- Şimdilik sadece Brood markasını büyütmek, insanların ilgisini artırmak ve sağlam bir temel yaratmak.