Bizim rüşvet ve yolsuzluk operasyonu diye yutturulmak istenen 17-25 Aralık tezgahı bal gibi 'darbe' girişimiydi.
Başarsaydılar eğer başta Reis olmak üzere hepimiz İran'da olduğu gibi vinçlerde idam edilecektik.
Kendini halife ilan eden Fethullah Gülen de ABD'den gelip, Ankara Gölbaşı'ndaki sarayda oturacaktı.
Her şey planlanmıştı.
Başbakan ve bakanlar kurulu bile hazırdı…
Uzun Adam'ın o muhteşem yürüyüşü bu hain planları bozdu.
Millet ve memleket böyle kurtuldu.
***
Hatırlayın o günleri…
FETÖ medyasına servis edilen o montajlı kaset ve fotoğrafları...
17 Aralık 2013 sabahı savcı Zekeriya Öz'ün talimatıyla iş adamları
Rıza Sarraf, Ali Ağaoğlu, Halkbank Genel Müdürü
Süleyman Aslan, Fatih Belediye Başkanı
Mustafa Demir ve İçişleri Bakanı'nın oğlu
Barış Güler, Ekonomi Bakanı'nın oğlu
Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı'nın oğlu
Abdullah Bayraktar'ın da aralarında bulunduğu 80'den fazla kişinin işyeri aranmış ve gözaltılar yapılmıştı.
Her şey profesyonelceydi.
Algı için para sayma makineleri, ayakkabı kutularına konan dolar dolu fotoğraflar Zaman, Hürriyet, Cumhuriyet, Sözcü gibi gazetelere operasyon sırasında servis edildi.
***
En çarpıcı olanı da Erdoğan ile oğlu Bilal arasında geçtiği iddia edilen
'sıfırla' ifadelerinin yer aldığı ses kaydıydı.
Operasyonu savcı
Zekeriya Öz ve
Muammer Akkaş yönetiyordu…
40 yılı aşkın meslek hayatımda ilk kez bir savcının adliye önünde bildiri dağıttığını gördüm…
Savcı Zekeriya Öz de Başbakan Erdoğan'a kelepçe takmak için sabırsızlanıyordu.
***
Oysa çalınan bir şey yoktu.
Merkez Bankası para doluydu.
Borsa 100 bine dayanmıştı.
Çılgın projelere başlanmıştı.
IMF'ye borcumuz da bitmişti.
Faiz düşmüş, enflasyon inişteydi.
Üçüncü havalimanı, üçüncü köprü gibi devasa yatırımların ihalesi yapılmıştı.
Şaşkındık!
Sahi kim nereyi soymuştu?
Erdoğan ile oğlu Bilal arasında geçtiği iddia edilen düzmece kasette bir milyar dolardan söz ediyordu şerefsizler.
Güya paralar 6 zırhlı araçla Bilal'in evinden taşınmıştı.
***
Herkesi keriz yerine koydu itler…
Bir milyar doların hacmini, kaplayacağı alanı hesap edemeyeceğimizi sandılar.
Bakanların oğlunu gözaltına alan o zibidiler, koltuğa yayılmış 'lahmacun'
isterken Bilal'in evine niye gitmediler?
Hani ev parayla doluydu.
Samanyolu ve Cihan Haber Ajansı'nın kameraları milyar dolarları niye görüntülemedi…
Bakanların oğlunu gözaltına alan Paralel İhanet Çetesi (P.İ.Ç.), Bilal'e dokunmaktan mı korkmuştu?
Ya da Feto, Reis'e kıyak mı geçti?
Demek ki tezgahı onlar da biliyordu.
O para gerçek olsaydı, gözlerini kırpmadan o eve de girerlerdi.
Kameralar önünde Bilal'e yapmadıkları rezillik de kalmazdı.
Ortada para, mara yoktu Zaten bu kadar parayı iki TIR zor alırdı.
Her şey düzmece, Her şey yalandı.
Kısacası 17-25 Aralık yolsuzluk değil, Uzun Adam'a ve millete karşı yapılan aşağılık bir darbe operasyonuydu.