Gündüz savcı, gece kurt…
1970'lerin İstanbul yer altı alemi onu böyle tanımlıyordu.
Ünlü çizer Oğuz Aral da ondan esinlenmiş olmalı ki, 'Gündüz insan gece hırt…' tiplemesini yaratmıştır Gırgır dergisinde…
Marlon Brando'ya benzediği için üniversite yıllarında 'Marlon' lakabını almıştı…
Bu lakabı sadece ona benzediği için değil, onun gibi maço ve sert mizaçlı, sözünü sakınmaz bir isyankâr olduğu için almıştı.
Asıl adı Kemal Şimşek'ti…
Ama kabadayı alemi onu Marlon Kemal olarak tanırdı.
Of'ta doğdu…
Ama İstanbul Balat'ta büyüdü…
Hukuk okudu…
Savcı oldu.

Gündüzleri yaman bir savcı, gece ise mafya lideri gibiydi.
Suçlulara göz açtırmazdı…
Marlon Kemal aynı zamanda iyi bir boksördü.
'Yüreği ve bileği' sağlam bir delikanlı olarak kısa zamanda nam saldı.
İlk görev yeri Erzurum'du.
Erzurum'un sakin ortamıyla ruhu uyuşmadı.
Eyüp savcılığına atandı.
Ölüme giden yola böyle girdi.
İdealist biri olan Marlon Kemal, görevi sırasında kanunlara bağlı otoriter bir savcıyken, geceleri ise tam bir kabadayıya dönüşüyordu. Adam dövüyor, kumarhanelerden çıkmıyordu.
Öldürüldüğü gece Oflu Osman'ın (Cevahir) kumarhanesinde, patron koltuğuna oturmuş, INTERPOL'ün silah kaçakçılığından aradığı yakın dostu Oflu İsmail'i (Hacısüleymanoğlu) aramak için telefonu eline almıştı.
Marlon Kemal kırmızı Mercedes'iyle de ünlüydü.
Şık gezerdi.
Vurulmadan bir gün önce Atom Mehmet'in Unkapanı'nda yeni açtığı gece kulübünde kavga çıkardı.
Daha önce de Nurullah Çınar ve arkadaşını dövdü.
O gece Oflu İsmail'i arayacağı sırada odaya Nurullah Çınar girdi.
Sonra 10 el silah sesi yankılandı rulet masalarında.
Nurullah Çınar, panik halinde "Hadi eyvallah" diyerek odadan çıkıp gitti.
Marlon Kemal boylu boyunca masanın kenarına düştü.
Polis tutanağında, "Üzerinden tek taş pırlanta platin yüzük, beş pırlantalı altın bir yüzük, 70 bin TL nakit para, Dunhill marka altın kaplama kalem, 14'lü Browning marka tabanca" çıktığı yazıldı.
1980 öncesi İstanbul Oflu kabadayılara emanetti. Oflu Hasan, Dündar Kılıç, Laz Nizam, Çakır Remzi bunlardan bazılarıydı.
Filmlik hikayeleri vardı, Kurtlar Vadisi'ne taş çıkartan…
Dündar Kılıç salon, Kürt İdris ise dağ adamıydı. Oflu İsmail de, Dündar Kılıç'ın eniştesiydi.
Semiramis Gazinosu'nda şarkı söyleyen Esengül'e, "Benim için, 'Taht kurmuşsun kalbime' şarkısını söyle" diye bağırmıştı o gece.
Gazino sahibi Akbulut Karaoğlu ve şef garson ona müdahale etmek istedi.
Oflu İsmail ikisini de öldürdü.
Esengül ise kazada hayatını kaybetti.
Oflu Hasan, Dündar Kılıç ve Oflu İsmail…
Birer birer göçtüler bu dünyadan.
Cezaevi ve kurşunlar arasında geçen ömürleri İstanbul'da son buldu.
Su testisi su yolunda kırılır derler.
Ama bunlar öyle olmadı.
Onlarla birlikte kabadayılık da tarih oldu.