Hayat biraz hızlı mı normale döndü ne! Havalarla beraber yüreğimiz de ısındı. Salgını unutup, saldık kendimizi çayıra, çimene, sahile. Sadece İstanbul sahillerinde değil, Başkent meydan, sokak ve caddelerinde de benzer manzaralar. Nerde kaldı binlerce can alan virüse karşı her gün basa basa altı çizilen kurallar! Tamam, "endişe ve umutsuzluk" can sıkıcı ama tedbiri elden bırakmak yok. Önce kendimiz sonra sevdiklerimiz için. Kontrol algıyı geliştirir, kaygıyı azaltır. Bu kadar güvende hissetmek için çok erken. Üstelik çocuklar ve yaşlılar için kısıtlama hala sürüyor. "Maskesiz ve mesafesiz" olacak iş mi? Yasaksız ilk haftada sınıfta kalmayı başardık. Dakikalarca pencereden, balkonlardan alkışladığımız, canını ortaya koyan sağlık çalışanlarımızın yüzüne nasıl bakacağız?. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın dediği gibi o zaman evde geçen onca günün ne kıymeti kalacak.
Türkiye salgınla mücadelede dünyaya örnek bir mücadele ortaya koydu. En gelişmiş Avrupa ülkelerinde hayat dururken bizde yatırımlar hız kesmedi. İşte onlardan biri de Yusufeli Barajı. Hafta sonu Ankara'nın köklü firmalarından Limak Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir'in davetlisi olarak Artvin'e gittik.
Yusufeli Barajı'na geçen yıl da Başkan Recep Tayyip Erdoğan'la gelmiştik. İki dağın arasındaki devasa baraj inşaatına bakarken aklıma Mısır piramitleri geldi. Hani "insan eseri mi" diye hep bir soru işareti vardır ya! Dağlar doğanın gücünü, ovalar da sevgisini temsil edermiş. Heybetli dağların orta yerindeki bu eser de Türkiye'nin, Türk mühendislerin gücünü gösteriyor. Projeyi gezerken 110 mühendisin çalıştığını anımsatan Ebru Hanım 17'sinin kadın mühendis olduğunun altını çiziyor. Barajın Kasım ayında su tutmaya başlayacağı belirten Ebru Özdemir ekliyor; "Yusufeli'nin taşınması ve yolların bitmesi beklenecek. Yurtdışından daha az doğalgaz, elektrik alacağız, tarım arazileri daha verimli kullanılacak. Milli kaynak olacak. Bölgedeki diğer santrallerin üretimine katkı sunacak." İşte Türkiye'yi bu dev projeler bir üst lige taşıyacak!