Radyo dinleyerek büyüyen nesil... Rahmetli babam ve annem daha çok türkü açardı. Sevdayı, aşkı, şiiri, türküyü, şarkıları radyodan öğrendim, ezberledim. Zekâyı, hayal gücünü geliştiren radyo tiyatroları da ayrı bir dünyaydı.
Aile, komedi, dram, gizem, gerilim, korku, macera, biyografi, yaşam, tarih, çocuk oyun türleri… Öyle sürükleyici olurdu ki, "Arkası Yarın", "Çocuk Saati" programlarında ertesi günün aynı saatini iple çekerdik.
Yıldız Kenter, Şener Şen, Sezai Aydın, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Bilge Zobu, Metin Serezli, Tijen Par, Kamran Usluer sesiyle büyüdüğümüz değerli sanatçılardan sadece bazıları. Oyun kahramanlarının sesleri hafızalarımıza kazınmış. İlk radyo tiyatrosu 1940'larda İstanbul Radyosu'nda yayınlanır.
Behçet Necatigil, Haldun Taner, Ekrem Reşit Bey ilk radyo oyunu yazarlarımız. Dostoyevski "Beyaz Geceler", Gogol "Palto", Tolstoy "Geç Kalan Adalet", Balzac "Albay Chabert", Victor Hugo "Sefiller", Jack London "Deniz Kurdu", George Orwell "Hayvan Çiftliği" hafızama kazınan radyo tiyatroları…
"Radyo tiyatrosunun 82 yıllık sahnesi: Radyoevi"… Anadolu Ajansı'ndan Eda Özdener'in kaleme aldığı bu yazıyı keyifle okudum. Bir neslin anılarında yer alan radyo tiyatrosunun kayıtları 82 yıldır Ankara Radyoevi'nde alınıyor. TRT Radyo Dairesi Başkanı Ahmet Akçakaya, "Biz radyocular aslında hayal satarız. Sesin büyüsüyle hayal dünyasına sesleniriz. Radyo tiyatrosu da tam bu anlamda en önemli alanlarımızdan birisi" diyor. Akçakaya, radyo tiyatrosunu televizyon, tiyatrodan ayıran en önemli özelliğin, dinleyicilerin karakterleri, gönül ile ruh dünyalarına göre yorumlamaları ve kafalarında canlandırmaları olduğunu söylüyor. Akçakaya, "Küçük Prens", "Vatan Yahut Silistre", "Hamlet" gibi eserleri radyo tiyatrosuna uyarladıkların, yeni eserleri radyo dinleyicileriyle buluşturacakları müjdesini veriyor.
Radyoda ne zaman güzel bir türkü çalsa annem "ses verin" deyip eşlik ederdi. "Yeşil Ördek Gibi Daldım Göllere" annemle birlikte söyleyip ezberlediğim ilk türkülerden, kızımın da… "Sevdiğim cemalim güneşim mahım/Seni seven âşık çeker ezvahın/Getir el basayım Kelamullahın, Ne sen beni unut ne de ben seni"… İşte, radyo sayesinde çocukken hafızamıza, yüreğimize kazınan şarkılar, türküler hayat frekansımızı da belirliyor.