Koronavirüsün hayatımıza girdiği andan itibaren izole yaşamımız sürüyor. Bu süreçte hayatımızda bir takım değişikliklerle birlikte geçmişteki yaşanmışlıklarımızda güncelleniyor.
Unutulmuşluklarımız sosyal medyada bakın nasıl hayat buluyor… Sizin için sosyal medya günlüğü;
Bazı öğretmen arkadaşlar 'Maske kodu gelmedi ve maskeyi paramızla bile alamıyoruz bu nasıl devlet' diye paylaşımlar yapıyor.
Evde oturup maaşını gününde aldığı devletten bahsediyor!
Eski Türkiye olsaydı o maskeleri evinde diker pazarda satmaya çıkardın. Ne zaman şükür edeceksiniz?
Ayriyeten bana ve tanıdığım herkese kodlar geliyor. Amaç maske değil zaten ağaç olmadığı gibi!
Dedesi maaş kuyruğunda ölmüş, üstüne cenazesi hastane de kalmış velet! Kapıya maaş getiren devleti eleştiriyor!
Halkın seçtiklerine kin besleyen siz... Yıllardır millete parmak sallayan siz... Başbakan asan siz, darbe yapan siz... Küfreden siz, aşağılayan siz, hakaret eden siz... "Toplumu kutuplaştırdınız" diye yaygara koparan yine siz... Perdeniz dikiş tutmaz!
Ne zaman bu memleket için hayırlı, yiğit bir adam çıktıysa, kâh ihtilallere, kâh kaza süsü verilen suikastlara, kâh ayak oyunlarına kurban verdik. Kan emicilere karşı tek yumruk olup yiğidimizin arkasında durduğumuz gün, bizden kurban alamayacaklar.
Artık böyle...
Bundan 6 ay önce deselerdi ki:
"Dünya'da bir virüs çıkacak, her yere yayılacak, insanlar hayatını kaybedecek, haftalarca kimse evinden çıkamayacak!" Derdik ki: "Sen çok film izliyorsun, biraz ara ver." Şimdi herkes evde film izliyor, hepimiz hayata ara verdik.