Hayatımıza girdiği andan itibaren tüm yaşam alanlarımızı daralttı. Hayata dair yaşanmışlıklarımızı kısıtladı. Halka halka gelen bu kısıtlama beklentilerimizi de güncelledi.
Bu pandemi, tıpkı bir insanlık sınavı gibi… Hepimiz bu sınava tabi tutuluyoruz.
Sınav sonuçlarını olumlu ya da olumsuz almak elimizde… Kural ve uygulamalara ne kadar riayet edersek o denli başarılı olacağız.
Özetle biraz söz dinleyelim.
Haylaz öğrenci gibi kafamıza eseni yapmak verilen dersleri dikkate almamak durumunda olursak sonuç malum. Pandemi hemen yanı başımızda… Evde kalın… Bu süreçte kimi, mağdura, ihtiyaç sahibine el uzatma çabasında, kimi de kirlenmiş zihniyetin gereği bu süreçte bile kaos çıkartmanın peşinde. Herkes için büyük bir tehlike olan bu hastalık üstesinden geliriz gelmesine de, hasta ruhlu insanların bir çaresi yok maalesef… Kim mi bunlar? İçimizdeki batı hayranları… Dünya Sağlık Örgütü Türkiye'ye övgüler yağdırırken sırayla İngiltere, Fransa, Küba, Amerika, Japonya güzellemesi yaptılar. Şimdi de Uganda güzellemesi yapmakla meşguller… Türkiye'yi sevmek bu kadar mı zor?
Onlar için zor… Bugün vizyonu Uganda ve Küba olanların, dün vizyonu orak-çekiç ve Moskova'ydı.
Hüznüm… Kahrım ne biliyor musunuz? Acı ama gerçek… Bu adamların gönlünde eli kanlı Lenin, Mao, Che Guevera kök saldı da… Alparslanlar, Abdülhamitler, Seyit Onbaşılar bir türlü yer bulamadı.
Sindiremediler… Ulan sizin hayran olduklarınız birbirinin maskesini çalıyor… Acı ama gerçek bu… Türkiyem… Seni sevmeseler de senin şefkatine muhtaç bu zavallılar… Pandemi ile mücadelede biz bize yetiyoruz da… Hazımsızlar için acilen 'Karakter Yetmezliği Hastanesine' ihtiyacımız var.
Küba'yı övdüler.
Amerika'yı övdüler.
Avrupa'yı övdüler.
Japonya'yı övdüler.
Bir kez olsun, İngiltere'sinden, İspanya'sına, İtalya'sından, Balkan coğrafyasına, İsrail'den, Libya'sına kadar yardım gönderen Türkiye'den bir tek kelime etmediler… Bu ayıp da onlara yeter.