16. yüzyılda çevresindeki Tatvan, Ahlat, Muş, Bulanık ve Hınıs nahiyeleri kendisine bağlı olan bir Osmanlı Vilayeti iken daha sonraları Muş Sancağına bağlı bir kaza olarak 19. yüzyılın ortalarına kadar gelmiştir. 1879'da Siirt, Muş, Genç, Bitlis merkez sancaklarının bağlı olduğu 4 sancak, 19 kaza, 8 nahiye ve 2088 köyden oluşan bir vilayet olan Bitlis 1919 yılında yeni bir düzenlemeyle ikinci sınıf vilayet olmuş, 1929'da Muş vilayetine bağlı bir kaza haline getirilmiştir. 6 yıl ilçe olarak yönetilen Bitlis, 25 Aralık 1935 tarih ve 2885 sayılı Kanunla tekrar il haline getirilmiştir. 4 Ocak 1936 tarihinde yürürlüğe giren bu kanunla Bitlis, Mutki, Ahlat, Hizan ve Kotum ilçelerinden müteşekkil Bitlis Vilayeti kurulmuştur. Bu kanundan kısa bir süre sonra ilçe merkezi Kotum'dan Tatvan'a nakledilmiştir. Ahlat'a bağlı bir bucak merkezi olan Adilcevaz ilçe haline getirilmiş, 1 Mart 1953 yılında son idari şeklini almış iken, 04.07.1987 tarihinde 3392 sayılı kanunla Güroymak Bucağının da ilçe haline gelmesiyle ilimiz bugünkü idari yapısına kavuşmuştur. İl Adilcevaz, Ahlat, Güroymak, Hizan, Mutki ve Tatvan olmak üzere 6 ilçesi vardır. Bitlis merkez ilçe ve bağlı ilçelerinde birer belediye teşkilatı, il merkezine bağlı Yolalan, Adilcevaz ilçesine bağlı Aydınlar, Ahlat ilçesine bağlı Ovakışla, Güroymak ilçesine bağlı Gölbaşı ve Günkırı, Hizan ilçesine bağlı Kolludere ile Mutki ilçesine bağlı Kavakbaşı ve Koyunlu beldelerinde birer belediye teşkilatı olmak üzere toplam 15 yerleşim merkezinde belediye teşkilatı bulunmaktadır. Yüzölçümü: Bitlis İlinin genel olarak yüzölçümü 6.706 km2 dir. Bu rakama Bitlis İli sınırları içerisinde kalan Van Gölünün 1.876 km2' lik kısmı da dahil edildiği takdirde toplam olarak İlin yüzölçümü 8.582 km2 olmaktadır. Nüfus: 2000 yılı genel nüfus sayımına göre 388.678 nüfusa sahip olan Bitlis İlimiz; 6 İlçe ( Adilcevaz, Ahlat, Güroymak, Hizan, Mutki, Tatvan ), 8 Belde, 334 Köy ve 299 Mezra' dan oluşur. BİTLİS İSMİNİN KAYNAĞI Gerek Makdis'i gerekse Şerefname'nin yazarı tarihçi Sultan Şerefeddin biri Romanlılar ülkesine diğeri de Farslar'a ait yazdıkları kitaplarda, Büyük İskender için iki boynuzlu İskender diye söz ederler. Çünkü İskender'in alnında boynuz şeklinde iki et parçası vardı. Başka bir açıklamada da, her 32 yıla karn deniyor. Yıldızlarda her 32 yılda bir döndükleri için ve de Alexander (İskender) 32 yıldan fazla yaşadığı için kendisine iki karnlı adam da denmektedir. İki Karnlı Bey ( Alexander ) bu bölgeleri zapt edip Dicle kıyısına eriştiğinde, bu ırmağın berrak suyundan içer, suyun sağlığa yararlı olduğuna kanaat getirir. Oradan Diyarbakır'a gelir. Sonrada Batman kıyısından giderek Kefender Kalesi'ne varır. Fakat Bitlis'ten çıkan sudan içer içmez gözleri ışıkla dolar. Kefender'den Bitlis'e vardığında nehrin iki yatağa ayrıldığını görür. Bunun üzerine önce Avih vadisinden akan sudan içer suyun pek yararlı olmadığını anlar. Fakat Bitlis Kalesi'nin doğusundaki kaynaklardan içince, hemen orada sakin bir uykuya dalar. Bu kaynağın suyundan yedi gün boyunca içer. Kendisinde hiçbir hastalığın kalmadığını görünce hizmetçisi Bidlis'i yanına çağırır, 'benim sadık hizmetçim eğer Chasulchas olmak istiyorsan, hazinemden keselerle yeteri kadar altın al ve hemen şuraya bir kale kur. ( Bir kese 2000 altın ) Çapakçur' dan döndüğümde bitmiş olsun. Öyle bir kale olmalı ki alınması güç olsun. Bu kaleyi ben bile kuşatsam, almakta zorluk çekeyim.' Bu emri alan Bidlis, tüm ünlü yapı ustalarını, fen bilimcileri, fizikçileri, mühendisleri kalenin yapım işleriyle görevlendirir. Bidlis, kalenin yapım işi bittikten sonra kaleye taşınır. Çapakçur'un alınışından dönen Alexander, kaleyi kuşatır. Fakat bir türlü kaleyi alamaz. 'Hey, seni dinsiz adam. Bana karşımı gelmek istiyorsun?' der. Sonrada kaleye her taraftan saldırı emri verir. Yığınla asker gece gündüz kaleye saldırır. Fakat nafile, sonuç değişmez. Büyük İskender, kaleye kapanmış olan Bidlis'in karşısında çaresiz düşer. Bidlis'e şunları söyler. 'İşlediğin tüm bu suçlara rağmen seni bağışlıyorum. Çık dışarı.' Alexander'in gönderdiği elçileri Bidlis tersyüz eder. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, eski efendisinin ordusunu mancıklarla taşa tutar. Demir oklar yağdırır Alexander'in ordusuna, ordudan çok insan ölür. Savaş bu şekilde 40 gün sürer. 41. gün kalenin kayalıklarındaki bir mağaradan eşek arıları bir bulut gibi dışarı çıkarlar. Her bir arı neredeyse bir serçe kadardır. Askerler ve hayvanlar, arılardan kaçmaya başlarlar. Arılar, Alexander'in burun ve kulaklarını sokarak neredeyse öldürürler. Oda çareyi kaçmakta görür. Bu olay Alexander'i oldukça yorar. Muş ovasına doğru geri çekilir. İşte tam bu sırada Bidlis, kaleden ayrılarak içinde mücevher olan bir kutu , kalenin anahtarı ve diğer armağanlarla Alexander'a gider. Hediyeleri atının ayakları altına bırakan Bidlis yeri öper. Sonra da hediye kutusunu kendisine sunar. Alexander ' Hey, sen kahır olası adam. Neden bunca askerimi öldürdün?' Bidlis hemen yanıt verir; ' Efendim, alınması güç bir kale inşa etmemi siz buyurdunuz. Ben de emriniz üzere yaptırdım. Öyle bir kale olmalı ki, Büyük Alexander bile almakta güçlük çeksin.' Alexander, Bidlis'i kalenin Valiliğine atar. Bu nedenle kale, Bidlis adını alır. Alexander'in emri ile yaptığı için Fransızlar'ın tarih kitaplarında burası Alexander'in payı tahtı olarak adlandırılmıştır. BİTLİSİN NEYİ MEŞHUR Bitlis'te Beşminare Hikayesi: Rus işgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır. Düşmanın çekilmesinden sonra savaş esnasında Bitlis' ten kaçan bir baba ve oğul, Bitlis'e dönmek üzere yola çıkarak şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar. Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir : ' Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış.' Bunu duyan baba yıkılır ,diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır. 'Bitlis'te beş minare, beri gel oğlan beri gel. Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel.' Bu ağıt zamanla türkü ve manilere konu olarak günümüze kadar gelir. Bitlis Kalesi: Bitlis Kalesi Şehir merkezinde sert bir kaya bloğu üzerindedir. Şimdiye kadar bilimsel bir araştırmaya yönelik herhangi bir çalışma yapılmadığı için, içinde barındırdığı tüm esrarıyla ve bütün görkemiyle ayakta durmaktadır. Yazılı kaynaklarda; M.Ö. 330 tarihinde Büyük İskender'in komutanlarından Leys Bedlis tarafından yaptırıldığı, çevresinin 2800 metre, yüksekliğinin 56 metre ve sur kalınlığının 7 metre olduğu, üstünde muhteşem bir han sarayı ile 300 ev, 1 han, 1 cami, ayrıca aşağı kalede ise, iki başı demir kapılı bir çarşı, bir bedesten ve birkaç yüz evin bulunduğu belirtilmektedir. Günümüzde sadece kale mevcut olup, zaman zaman yapılan onarımlarla muhteşem görünümünü korumuştur. Bitlis Tütünü:Dünyaca ünlü Virjinya tütününe denk kalitede olan Bitlis tütünü ile ilimizdeki sigara fabrikalarında; filtreli filtresiz Bitlis, Tekel2000, Best, Kansas, Samsun ve Maltepe sigaraları üretilmektedir. Ayrıca, sarma tütün yöre insanının vazgeçemediği içeceğidir. Bitlis Balı:Bitlis, Türkiye' de en çok bal üreten iller arasındadır. Coğrafi konumu itibariyle dağlık ve yayla olması, temiz tabiatı ve çok çeşitli kır çiçekleriyle Bitlis ve yöresi, arıcılık için çok müsait bir konumdadır. Altın sarısı, saf, katkısız Bitlis balı; besleyici, yiyene şifa dağıtan nitelikte olup, misafirlere en güzel ikram, dostlara en güzel Bitlis armağanıdır. Büryan Kebabı:Anadolu'nun bazı yerlerinde yapılan tandır kebabından çok farklı bir şekilde yapılan büryan için 'Hevur' denilen erkek keçi eti tercih edilir, bulunmadığı taktirde erkek koyun eti kullanılır, kebap ağzı kapalı tandır içinde ateş değmeden kendi buharında pişirilir. Büryanın sıcağı makbuldür. Bunu temin için büryancı uzun müddet sıcaklığını muhafaza eden tandıra soğuyan gövdeleri tandıra indirir ve servis için tandırdan sıcak gövdeleri çıkarır.Büryanla beraber garnitür olarak yaygın bir şekilde yaş üzüm tercih edilir. Evlerde böyle bir kebap olanağı olmadığından, sadece büryancılardan temin edilir. Etteki besleyici maddelerin kaybolmamasından dolayı besin değeri oldukça yüksek ve oldukça lezzetli bir yemek türüdür. Bitlisin Tarihi Evleri:Genellikle yüksek bir duvarın sokaktan ayırdığı, dışa kapalı fakat o ölçüde içe doğru özgür ve özgün bir mimari anlayışı yansıtan Bitlis evleri ; düzgün kesme taştan, üzeri düz toprak damlı olarak inşa edilmişlerdir. Dıştan donuk bir mimari özelliği gösteren yapıların taç kapılı girişleri, sanki gerçek gizemin evlerin içinde olduğunu gösterir. Bitlis evleri,bu kapılardan içeri girildiğinde taç döşemeli avlular ve çeşitli meyve ağaçlarının süslediği bahçeleriyle insana açılan ferah bir dünyanın kapıları gibidir. Adilcevaz Cevizi:Bitlis yöresinde yetişen kaliteli ceviz çeşitleri içinde önemli bir yeri olan, tanelerinin büyüklüğü ve doyumsuz lezzeti ile Adilcevaz Cevizi, ünü ülkeye yayılmış, uğruna her yıl hasat mevsiminde şenlikler düzenlenen bir yiyeceğimizdir. İLGİLİ SON HABER Bitlis’te meyve yüklü kamyonet şarampole yuvarlandı: Baba öldü, oğlu yaralı Bitlis’te meyve yüklü kamyonetin şarampole yuvarlanması sonucu baba hayatını kaybederken oğlu ise yaralandı.