Rakamlar da bu gidişatı doğruluyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün 12 yıllık bir sürede ve dünyanın altı ayrı bölgesinde gerçekleştirdiği MONICA adlı çalışması da obezitenin hızlı artışını ortaya koyuyor. Bu çalışmaya göre son 10 yılda dünyada obezite oranı yüzde 10 ila 30 arasında artış göstermiş durumda. Bu oran son 40 yıllık dönem göz önüne alındığında ortaya çok daha vahim bir tablo çıkıyor. Günümüzde gelinen noktada çocukluk çağı obezitesinin 1970'lerdeki değerlerden 10 kat fazla olduğu belirtiliyor. Yine Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan bir araştırma Avrupa'da fazla kiloluluğun yetişkinlerin yüzde 30-80'ini etkisi altına aldığını, çocuk ve gençlerinse beşte birinin fazla kilolu olduğunu gösteriyor. Bunların üçte birini ise aşırı kilolu olan obezler teşkil ediyor. 2011 yılında toplanan 18'inci Avrupa Obezite Kongresi'nden çıkan sonuçlar dünyadaki genel eğilim değişmezse dünyadaki mevcut 400 milyon olan obez insan sayısının üç yıl içerisinde 700 milyona ulaşacağını haber veriyor.
Geçtiğimiz Haziran ayında ülkemizde medyaya yansıyan rakamlar da çocuk obezitesi konusunda ülkemizin de dünyanın genel gidişine uymaya başladığını ve fazla kilolu çocuk sayısının iki milyona ulaştığını gösteriyor. Okullarda çocukları ve gençleri obezite ve ona bağlı olarak en fazla görülen hastalık olan diabete karşı bilinçlendirmek amacıyla başlatılan "Okulda Diabet Programı" verileri de çocuklar ve gençlerde obezitenin inanılmaz bir yükselişte olduğunu gözler önüne seriyor. Buna göre ülkemizde 6-16 yaş grubunda fazla kilo ve obezite sıklığı son sekiz yılda iki katından fazla artış göstermiş ve yüzde beşten yüzde 10.5'e yükselmiş durumda. Bu her 10 çocuktan birinin şişmanlık sınırında olduğunu gösteriyor. Daha net ifade edilirse ülkemizde 19 yaşın altındaki nüfus olan 21 milyon genç ve çocuğun iki milyona yakını şişman ve bunun bir kısmını da ileri derecede şişman yani obez.
1976 yılında Cerrahpaşa'da kurulan ilk obezite servisinden beri konuyla yakından ilgilenen Türkiye Obezite Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık ülkemizde çocuklarda fazla kilo ve obezite oranı konusunda yapılan araştırmaları ve sonuçları şöyle yorumluyor: "Biz 1998'de obezite araştırma derneğini kurduk ve ülke sathında araştırmalara başladık. 2000 yılında Beşiktaş ve Şişli ilçelerinde okullarda obezite sıklığını tespit ettik. Kızlarda yüzde 6.4, erkek çocuklarda yüzde 5.4 oranında obezite oranı tespit ettik. 2009-2010 yılındaki araştırmamızda ise bu rakamların kızlarda yüzde 9.1'e, erkeklerde ise yüzde 11.6'ya çıkmış olduğunu tespit ettik. Yüzde 50 ila 75 arasında artış gördük."
Sağlık Bakanlığı'nın 2009 yılında onlarca uzman ve kurumun çalışmasıyla dört yıllık bir dönemi kapsayan "Obezite ile Mücadele ve Kontrol Programı" hazırlatmış olması da gidişatın ciddiyetinin adeta resmi belgesi. Hazırlanan raporda şu ifadeler var: "Yapılan araştırmalar dünyada olduğu gibi ülkemizde de fazla kiloluluk ve obezite sıklığının giderek arttığını ve obezitenin özellikle çocuklarımızı ve gençlerimizi etkisi altına almaya başladığını göstermektedir."
Obezitenin sebepleri
Çocukluk obezitesinin 2005-2006 yıllarından itibaren hem ülkemizde hem dünyada artış gösterdiği ve bu artışın erişkin obezitesiyle de paralel gittiğini belirten Prof. Bağrıaçık'a göre de ciddi yükselişe geçen çocuk obezitesinin başlıca nedenleri şöyle: "Bu artışın nedenleri; beslenme alışkanlıkları, çocukluk çağında anne sütünün normal ya da yeterli şekilde verilmemesi, suni gıdalara yönelimler, annelerin iş hayatına erken başlayarak çocuklarıyla yeterli ilgilenememeleri dolayısıyla beslenmenin hazır gıdaya yönlendirilmesi, okul çağında ise okul kantinlerinde sunulan gıdaların aşırı kilo almayı teşvik etmesi gibi etkenler. Bunun yanında sedanter hayat dediğimiz çocukların hareket aktivitelerinin azalmasına sebep olan durumların çoğalması, çocukların fiziksel aktivitelerinin alan yetersizliği sebebiyle sınırlanması da bir başka faktör. Bir diğer faktörse beslenme bozukluğu. Özellikle iki-dokuz yaş arasında meydana gelen kilo almalar ileri yaşlarda büyük ölçüde şişmanlığa, diabet ve kardiyovasküler hastalıklara sebep oluyor."
Çocukluk çağında şişman olan kişilerin yüzde 60'ının erişkin yaşamda da şişman olarak kaldıkları tespiti ise tek başına konunun Türkiye'nin geleceği açısından neden önemli bir sorun olduğunu göstermeye yeterli görünüyor.
Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık / (Türkiye Obezite Araştırma Derneği Başkanı)
Obez çocuğu hangi hastalıklar bekliyor
Beden kitle endeksi 25–30 arası olana fazla kilolu, 30'un üzerinde ise obez deniliyor. Çocuklarda sadece obez olanların oranı bizim rakamlarımıza göre yüzde 5'i buluyor. Bu rakam 2000 yılından yüzde 1-2 civarındaydı ancak son dönemlerde yapılan araştırmalar obez çocuk oranının yüzde 5-6 civarında olduğunu gösteriyor.
Fazla kilo ve obezite durumunun yaratacağı komplikasyonlar söz konusu. Eğer zamanında bu durumun önüne geçilmezse çocuklarda erken yaşta Tip 2 diabet oluşuyor, ya da biraz daha ileri yıllarda yüksek kolestrol, damar sertliği gibi hastalıklar görülüyor. Bugün kalp damar rahatsızlıkları, kalp enfarktüsü riski 20-25'li yaşlara inmiş durumda.
Obezite sadece vücut estetiğini bozmakla kalmıyor; çocuğun metabolizmasını bozuyor, hareketi kısıtlıyor, nefes darlığı yapıyor, diabete yol açıyor, horlamaya ve uyku düzenin bozulmasına sebebiyet veriyor.
Obezite tedavisinde sadece diyet yeterli olmuyor. Bu işte psikoterapi de çok önemli bir faktör. Bir psikolog ve psikoterapist yönetiminde davranış terapisi de uygulanırsa başarı oranı yükseliyor. Ama bunda da aceleci davranmamak gerekiyor. Diyet ve davranış terapisine giren bir çocuğun zayıflamaya cevap vermesi dört ila altı sene alıyor. Bunun için çocukla beraber ailenin de eğitilmesi gerekiyor.Hükümetin bu işi bir sağlık politikası olarak ele alması lazım.Nitekim son birkaç yıldır obeziteye karşı eylem planıyla bu güne kadar hiçbir hükümetin ciddi olarak eğilmediği bu konuya el atılmış durumda. Sağlık Bakanlığı bu işle ciddi olarak ilgileniyor.
Ceren Yolaçan / (Diyetisyen)
Çocukları obeziteden bu menüyle koruyun
*Çocuklarda obeziteye en çok neler sebep oluyor?
Obezite kimi zaman genetik ve hormonal faktörlere de bağlı olabilir. Fakat bizim karşılaştığımız sebepler genellikle, şekerden yağdan zengin, enerji içeriği yüksek gıdaların sık ve fazla miktarda tüketilmesi ve yeterince hareket edilememesidir. Yani enerji alımı ve harcamasının dengesiz olmasıdır.
Özellikle değişen yaşam koşulları; ev dışında oyun oynamanın neredeyse mümkün olmaması, evde televizyon ve bilgisayar karşısında geçirilen zamanın giderek artması, annelerin iş hayatında daha çok yer alması ve buna bağlı hazır gıda tüketimin artması obezitedeki bu artışın sebepleri arasında yer almaktadır.
*Önlem almak için çocuklar nasıl beslenmeli?
Bireyin alışkanlıklarına uygun, tüm besin öğelerini yeterli ve dengeli miktarda içeren bir tıbbi beslenme tedavisi düzenlenmelidir.Öğünlerde tüm besin gruplarını tüketmeye gayret edilmelidir.Örneğin, öğünde tabağınızı ikiye ayırın, yarısını sebzeyle doldurun, kalan yarısını tekrar ikiye bölün ve yarısını proteinden zengin et-tavuk-balıkla, diğer yarısını da tahıl grubu (çorba, bulgur, makarna) ile doldurun.Bu tabağınızın yanına yoğurt-ayran ve bir porsiyon meyve ekleyin. Böylece tüm besin gruplarını almış olursunuz.
"Ailenin işbirliği çok önemli"
Prof. Dr. Abdullah Bereket / (Marmara Üniversitesi Tıp Fak. Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı)
Şişmanlık oluşmuş ise bunun tedavisi için çok yönlü bir yaklaşım gerekmekte. Öncelikle uzman bir hekim tarafından çocuk değerlendirilerek şişmanlığa yol açan bir hastalığın olup olmadığı ve şişmanlığın yarattığı sağlık sorunları araştırılmalı. Eğer bir hormonal-metabolik sorun saptanmış ise bunun tedavisi öncelik taşır.
Basit şişmanlığı olan çocuklarda ise beslenme ve yaşam tarzının yeniden düzenlenmesi, dengeli beslenme, düzenli spor yapma ve günlük yaşamda hareketliliğin arttırılması gerekir.
Tedavideki bir diğer önemli husus aktivitenin arttırılmasıdır. Şişman çocuklarda günlük olağan aktiviteye ek olarak en az yarım saatlik orta derecede aktivite (aletli veya oyun tarzında olabilir), hafta sonları düzenli spor aktiviteleri ve yürüyüş yapılır. Tüm ailenin işbirliği çok önemlidir.
* İstanbul, Ankara ve İzmir'de 12-13 yaş grubu üzerinde yapılan araştırmaya göre fazla kilolu çocuk oranı: yüzde 12; obez çocuk oranı yüzde 2.
* Türkiye Obezite Araştırma Derneği'nin İstanbul Şişli'de 12-15 yaş grubu üzerinde yaptığı araştırmaya göre fazla kilolu çocuk oranı yüzde 9.9, obez çocuk oranı yüzde 6.2.
* Kayseri'de 6-10 yaş grubu öğrenciler arasında yapılan araştırmaya göre; fazla kilolu çocuk oranı yüzde 10,6; obez çocuk oranı yüzde 1.6.
* Yeditepe Üniversitesi'nin üst düzey gelir grubunda yer alan 20 ilköğretim okulu ve lisede gerçekleştirdiği araştırmaya göre her 6 çocuktan biri obezite sınırında, 10-12 yaş grubu erkeklerin üçte biri yüksek obezite riski altında.
* Muğla'da 6-15 yaş grubu üzerinde yapılan araştırmaya göre kızların yüzde 7.6'sı, erkeklerin yüzde 9.1'inin obez olduğu saptandı.
* Marmara Üniversitesi ve Türkiye Obezite Araştırma Derneği'nin 2009-2010'da İstanbul Beykoz ilçesindeki okullarda 21 bin çocuk üzerinde yaptığı taramaya göre fazla kiloluluk ve obezite oranı kızlarda yüzde 9.1, erkeklerde ise yüzde 11.6.
BİROL BİÇER / birol.bicer@aktuel.com.tr