Önceki yazımda sonucu belli olan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgilenmediğimi, gündemimin HSYK seçimi olduğunu yazmıştım. Benim gibi gündemi Cumhurbaşkanlığı seçimi olmayıp, başka bir seçimle ilgilenen bir örgüt de var. O da CHP. Onların ilgilendiği seçim benimkisi gibi HSYK değil elbette! Onlar seçim sonrası toplanması planlanan olağanüstü kurultaya kilitlenmiş durumda. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasının hemen ardından Kılıçdaroğlu'nun; tüm siyasi hayatını masaya koyarak hayli riskli bir kumar akabinde önünde iki yol görünüyor: Ya güçlü bir siyaset izleyerek genel seçimlere kadar koltukta kalmayı başaracak ya da kendisini seçim sonrasında kurultayda bulacak.
Cumhurbaşkanlığına aday belirlenmesi öncesinde Sarıgül'ün "Kesinlikle CHP kendi adayını çıkarmalı" çıkışının sebebini daha net anlayabilirsiniz bu çizeceğim tabloyla. Çünkü CHP eğer ki kendi içinden çıkan bir adayla seçime girseydi, alınan düşük oy, Kılıçdaroğlu'nu koltuğundan anında zıplatırdı. Fakat bu hamle Kemal Bey için oldukça zekiceydi; İhsanoğlu gibi bir ismi adaylaştırarak, seçim kaybedildiğinde alınan oy oranını "MHP tabanı oy vermedi, bizim oy oranımızda bir düşüş yok" şeklinde savunarak koltuğu korumak... Böylece eğer tutarsa bu seçim başarısızlığını da fırsata çevirebilecek. Çok değil, iki hafta sonra "Sevilay yazmıştı" dersiniz.
Şimdiden CHP ve MHP tabanının doku uyuşmazlığı sebebi ile seçim çalışmalarında boy göstermediklerini görebilirsiniz. CHP tabanı, "Erdoğan'ın arkasındaki ABD gücünün İhsanoğlu'na kaydığını ve en bağımsız adayın Erdoğan olduğunu" söyleyerek sessizce serzenişte bulunuyor. 2011 genel seçimlerinde 13 Hazirancılar olarak adlandırdığımız ekip de Erdoğan'ın ciddi bir oy alması için mücadele veriyor. Olası kurultay için saflar belirginleşmeye başladı.
İl örgütlerinden görüştüğüm CHP'li arkadaşlarımdan da duyduğuma göre, Baykal yandaşlarının Sarıgül'ün TDH'lıları ile kol kola gezdiklerini söyleyebilirim. Güçlerini birleştirmeleri gerektiğini düşünen liderler birebir muhatap olmasalar da tabanlarını Kılıçdaroğlu karşıtlığında buluşturdular. Sarıgül yerel seçimler sonrasında ciddi bir darbe yedi çünkü Kemal Bey'den. Bu darbenin de rövanşının ancak Kurultay'da alınacağına inandığı su götürmez bir gerçek. Tüm örgütü dizayn çabasına rağmen Erdoğan Toprak, geçen kurultayda zar zor PM'ye girebilmişken, bu olası kurultayda hiçbir gücü olmadığını belirtebilirim. Gürsel Tekin olası kurultayın satrançtaki kalesi olabilir. İstanbul, İzmir ve Ankara delegasyonundan olduğu gibi ismi çizilen Tekin, Anadolu oyları ile tek başına seçilmişti; yani ciddi bir güç. Önder Sav ekibi de sadece Birgül Ayman Güler'i listeye sokarak delebilmesini sağlamıştı; ciddi olmasa da belirleyici bir güç. Sarıgül kurultayda delegasyona hâkim olamasa da kazandığı belediyeler üzerinden yakalayacağı delege sayıları küçümsenebilir değil. Fakat sezgilerim yanılmaz; Ekmeleddin Bey'i desteklemediğini net şekilde beni arayarak ileten Muharrem İnce'ye yakın isimlerin İnce'nin liderliğinde bir CHP için kolları sıvadığını belirtebilirim. Genel Başkan genel seçim baskısı ile Kurultay'ı toplatmamayı başarırsa eğer imza toplama hayalleri tüm bu ekiplerin kucağında kalacak. O da sırasıyla yaptığı gibi yeni dönemde tüm muhalif vekillerden kurtulmaya bakacak! Hepsi İhsanoğlu'nun yüzde 35 -40 bandında oy almasına bağlı. Görüştüğüm tüm CHP'li vekiller kulağıma Kemal Bey'in bu kadar oyla hiç sıkıntıya girmeden genel seçimleri görebileceğini söylüyor ama tabii bu arada hiçbiri de "Erdoğan kaybeder" demiyor!