En nefret ettiğim okur tipi yazımda vermek istediğim mesaj işine gelmediği için ısrarla çarpıtmaya çalışanlardır.
Dünkü yazımda Alevi toplumu ile ilgili bir soruna, özellikle gelecekte sıkıntı yaratacak bir meseleye yetkililerin, yönetenlerin dikkatini çekmeye ve Türkiye aleyhtarlarının bu topraklarda her daim diri tutmak istedikleri kargaşada hedeflerinin Aleviler olduğunu anlatmaya gayret ettim. Ve bunu yaparken de bazı somut gelişmelerden bahsettim. Bunlardan biri de Alman Hıristiyan Demokrat Partisi CDU'nun desteği ile kurulan ve gün geçtikçe de Almanya'da yaygınlaşan Alevi-Hıristiyan Dostluk Derneği'ydi. Duyduklarım nedeniyle alenen rahatsız olduğumu ifade ettiğim bu konuda bazıları; "Aleviler'in Hıristiyanlarla dost olması seni neden rahatsız ediyor Sevilay? Ne yani dost değil de, düşman mı olsun?" şeklinde eleştiriler yöneltti.
Bir kere herkes şunu bilmeli ki derdim Avrupa'da yaşayan Alevilerin Hıristiyan toplumu ile dost olmak için başlattıkları diyalog çabalarını kösteklemek falan değil. Alevilerin değil Hıristiyanlarla, uzaylılarla bile dost olmasında bana göre hiçbir beis yok. Dostluk, kardeşlik, arkadaşlık temelli kurulan bütün diyalogların, temasların sonuna kadar arkasındayım ancak 'dostluk' adı altında yapılan ve hiç de dostane olmayan kötü niyetli girişimlerin de karşısındayım!
Şimdi... Alman Hıristiyan Demokrat Partisi'nin Almanya'da yaşayan Alevilerin oyunu almak için Aleviler'le kaynaşma çabaları elbette ki çok normal ama CDU'nun meselesi sadece bu değil. Bu görünen yüzü! Görünmeyen yüzünde yani arka planında ise CDU'nun zaten karmakarışık bir ruh haline sahip olan Alevi toplumunu, İslamiyetle alakası olmadığına ikna edip, Hıristiyanlığa yakınlaştırmak ve oradan da Türkiye'ye olabildiğince zarar vermek gibi bir amaç saklı!
Tabii burada şöyle bir gerçeği de ifade etmek istiyorum. Eşitlik, demokratik hak, özgürlük gibi kavramları kendilerine paravan yaparak Kürtler'i ve Alevileri tuzağa çekmeye çalışan bu dış mihrakların ne yazık ki elini güçlendiren çok sağlam bir argüman var! O da çağın gerisinde kalmış anayasamızdır! İşte Kürtler'e kullandıkları kozu, bugün de Alevilere kullanan bu mihrakların, "Türkiye'de haklarınız çiğneniyor!" ajitasyonuna 'dur' demenin de tek yolu modern dünyaya uygun bir anayasadır!
Gelelim sadede... Biliyorsunuz dün rafa kaldırdıkları 'Alevi Açılımını' bir kez daha gündemine alan hükümete ellerini çabuk tutmaları konusunda mesaj vermiştim. (Bu açılım, açılım olmaktan çıkarılmalı ve artık bir an evvel sonuca kavuşturulmalıdır) Bugün de tabanının yüzde 80'i Alevi olan ana muhalefet partisi CHP'ye bir mesaj vermek istiyorum.
Özellikle de Sayın Kılıçdaroğlu'na!
Sayın Genel Başkan! Farkında mısınız bilmiyorum ama Avrupa'nın bir çok yerinde 'Alevilik' adı altında kurulan dernek ve vakıflarda sizin tabanınız olan kesimler resmen hedef alınıyor. 'Türkiye'de siz bir ötekisiniz! Ve bu nedenle de toprağınızla çatışmak sizin boynunuzun borcu' dayatmasıyla özellikle gençlere bir 'Türkiye nefreti' aşılanıyor. Bilmiyorum hem danışmanınız, hem de Yurtdışı Örgütlenme Koordinatörünüz Ali Kılıç sizi bilgilendiriyor mu? Avrupa'da dalga dalga yayılan bu operasyondan haberiniz olsun çok fena şeyler yapılıyor! Aleviler ısrarla İslam dışına itilmeye çalışılıyor ve bu ısrarın başını da Sayın Ali Kılıç'ın evvelden başkanı olduğu Avrupa Alevi Federasyonu Birliği çekiyor. Elbette ki sözüm Kılıç'a ya da Avrupa Alevi Birliği Federasyonu'na değil! Sonuçta onları dış mihrakların birer oyuncusu olma noktasına taşıyan şey 'gudubet' gibi önümüzde duran bu lanet anayasadır. Siz de biliyorsunuz ki dış mihrakların alenen oyuncağı olan bu anayasa değişmeden ve bu ülkedeki insanlar anayasa önünde eşitlenmeden bu kirli oyuncuları engellememiz mümkün değil. O nedenle lütfen muhalefet etmeyi bırakın ve yeni anayasanın oluşumunda var gücünüzle yer alın! Unutmayın ki, demokratik bir anayasaya sadece AKP'nin tabanının değil, hepimizin ihtiyacı var. Özellikle de onca yanlışına, zulmüne rağmen CHP'yi hala omuzlarında taşıyan ve dimdik ayakta tutan Alevilerin!