Parti içi ile ilgili yazılanları komploculukla, fitnecilikle açıklamak artık CHP'lilerde bir huy oldu! Gerçekten bi tuhaflar... Sanırım Deniz Baykal gibi güçlü bir genel başkanını bile özel hayatını parça pinçik eden kasetle devirerek cumhuriyet tarihimizin en büyük komplosuna imza atan özelliğine sahip olduklarından olsa gerek sürekli bir öküzün altında buzağı arama telaşındalar.
Son yazımı biliyorsunuz. Orada hem iktidar partisi, hem de ana muhalefet partisi CHP'yle ilgili İstanbul adaylıkları konusunda perde arkasında konuşulanları yazdım. İki partide de, 'kimin adı adaylıkta geçiyor, kimin şansı var, kiminle ilgili ne düşünülüyor'u siz okurlarımla paylaştım. Paylaştığım isimlerden biri de Şafak Pavey'di. Tesadüf bu ya! Demek ki Pavey'in adını benim kulağıma üfleyen aynı CHP'li kaynaklar, bir de Uğur Dündar'ın kulağına üflemişlerdi ki, Dündar yazıyı yazıp gazeteye gönderdiğim günün gecesi Halk TV'de; "CHP'nin İstanbul adayı Şafak Pavey" açıklamasını yaptı.
Tabii o gece çok enteresan şeyler oldu. Adı adaylıkta geçen Pavey'den, Dündar'ın sosyal medyayı sallayan bu iddiasıyla ilgili ses seda çıkmazken, CHP'nin orta saha oyuncusu gibi kalem oynatan bazı arkadaşlar bunun doğru olmadığını nedense bir ispatlama yarışına girişti. Pavey'den açıklama ise ancak ertesi gün öğlen saatlerine doğru geldi. İddiaları kesin bir dille yalanlarken ise şöyle enteresan bir cümle kurdu Twitter'da; "Komplocuların hastalıklı iştahlarını kestiğim için üzgünüm ancak İstanbul Belediye Başkanlığı'na aday olduğum haberleri yanlış ve bilgim dışındadır!"
Attığı twitte adımı yazmamış olsa da Pavey'in bu komplocu lafını üzerime aldım tabii ve ben de bunun üzerine; "Kim o? Ben mi, Uğur Dündar mı yoksa bize bu bilgiyi ulaştıran CHP'li kaynaklar mı?" şeklinde bir tweet attım. Çok geçmeden cevap geldi karşı taraftan; "Komploculukla kimi mi kastediyorum? Elbette yılların gazetecisi Uğur Dündar'ı değil... Ayrıca kendisinin adayı olmaktan onur duydum. Komplocuklardan, nefes almadan saçmalık döşenen iktidar kalemlerini kastediyorum. İktidarın kalemi olur mu? Başınızı kaldırın göreceksiniz!"
Şimdi siz olsanız ne derdiniz böyle bir yorum karşısında? Ne söylerdiniz? Gazeteci ağabeyi, bi tanesi, canının içi Uğur Dündar aday olduğunu yazınca hanımefendi onur duyuyor, göklere çıkıyor falan ama ben yazınca nedense hastalıklı, iktidar yalakası bir komplocu oluyorum!
Peki ben neden komplocu oluyorum yahu? Neden? Ne gibi bir çıkarım sağlarım ben iktidara, senin adını İBB adayı olarak yazmaktan? Komplo bunun neresinde söyler misin? Ayrıca o yazıda bir yığın adamın adı geçiyor. Niye mesela; "Kadir Topbaş'ın işi zor. Adaylıkta Binali Yıldırım ve Egemen Bağış daha şanslı görünüyor" dememe rağmen Topbaş çıkıp, "Vayyy sen benim önümü kesmeye mi çalışıyorsun? Sen kime hizmet ediyorsun? Egemen'e mi, Binali'ye mi?" demiyor ve beni komploculukla, hastalıklı olmakla suçlamıyor da sen suçluyorsun?
Senin adını yazarak bunu nasıl başarmış oluyorum anlamış değilim ama hadi diyelim ki asıl amacım gerçekten de iktidara hizmet! Onların kuyusuna su taşımak... Peki be Şafak! Be insafsız! Daha 3 yıl önce... Sen Birleşmiş Milletler için Macaristan'da görev yaparken... Kimsenin aklının ucundan bile geçmezken... Araya koyduğun aracılarla seninle röportaj yapmamı istediğinde. O zaman iktidarın yalakası kalem değil miydim? Söylesene... Tam bir sayfa, bu gazetenin en güzel yerinden, 'gururumuz, onurumuz' falan diyerek seni sükseyle Türkiye kamuoyuna hatırlatırken nefes almadan saçmalık döşenen, hastalıklı bir insan değildim de, şimdi mi böyle oldum?
Hiç utanmadın mı benim için o cümleleri yazarken?
Arlanmadın mı?
Ayrıca adının İBB adaylığında geçtiğini söyleyerek nasıl bir komploya imza atmış oluyorum, nasıl hastalıklı bir ruh haline sahip oluyorum lütfen bana açıklar mısın? Niye Dündar yazınca gurur duyuyorsun da, ben yazınca utanç duyuyorsun bi tanem? Kim sana verdi bu aklı? Hangi aklı evvel; "Kalk yaz böyle!" dedi sevgili kardeşim.
Yoksa bütün CHP üst düzeyinin illallah ettiği, "Biz kızını vekil yaptık ama Ayşe Önal tepemizde boza pişiriyor! Bıktık, usandık artık bu kadının dibimizde olmasından" diyerek şikayet ettiği, dert yandıkları sevgili annen mi?