Başından beri çözümün silahta, bombalamakta olmadığına ve bu topraklarda kardeş kavgasının son bulmasının tek yolunun konuşarak, müzakereyle olacağına inanan bir yurttaş olarak son zamanlardaki gelişmelerden dolayı çok mutluyum. Çok şükür ki sağduyu galip geldi ve 40 yıldır anlamsızlıklardan, ahmaklıklardan ve de yanlış politikalardan dolayı akmakta olan kardeş kanını durdurmak için o "sağduyu" devreye girdi.
Bence yırttık bu defa. Görünen o ki sonunda gerçekten yelkeni barışa kırdık! Hızla çözüme doğru yol alıyor Türkiye. Allah izin verirse ve eğer barış düşmanları sabote etmezse bu topraklar 30 yıl aradan sonra nihayet huzur bulacak. İnşallah silahlar toprağa gömülecek sonsuza kadar ve bu toprağın gerçek sahibi olan halklar bu coğrafyanın en büyük-en güçlü ülkesini inşa etmek için el ele verecek sonunda.
Umarım yanılmıyorumdur ama ben çözümün çok yakın olduğunu hissediyorum. Sanki bu defa her şey bi başka oluyor. Kuşkusuz devletin süreçle ilgili şeffaflığının önemi vardır benim böyle hissetmemde ama bence benim böyle hissetmeme asıl neden galiba iki taraftan da yansıyan kararlılık ve dirayet. Biliyorum bu konuda birçok insanın kafası karışık. Bazılarının bu sürecin sonunda çözüm olacağı konusunda şüpheleri var. Boşuna kaygılanıyorlar. Çözüm artık kaçınılmaz çünkü. 10 gün evvel gittiği Kayseri'de basına kapalı toplantıda şehit yakınının serzenişine karşın; "İktidarı kaybedeceğimi bilsem bile bu yoldan dönmeyeceğim!" diyen Başbakan Erdoğan da, son BDP'li heyetin ziyaretinde; "Ben devlete güveniyorum. Devlet kararlı ve samimi. Korkum bizim taraftan birilerinin bu süreci sabote etmeye kalkmasıdır. Bilinmeli ki bu sürece her kim zarar verirse o benim düşmanımdır" diyen Öcalan da geri adım atamaz artık! Yapamazlar bunu bu vakitten sonra çünkü attıkları her geri adım tarihteki hanelerine eksiyle yazılır. Her ileri adım ise altın harflerle kazınır. Evet. Başbakan'ın giydiği ateşten gömlek. Aşılması gerçekten çok zor ve riskli bir yola girdi Erdoğan. Onu bugün anlamayanlar var ama mühim değil. Nasıl olsa zamanı geldiğinde bugün aslında ne yaptığını çok başka yad edecekler. Zamanında Turgut Özal'ı da anlamamıştı bazıları. Rahmetli bu savaşın daha fazla sürmesinin ülkeye zarardan başka bir şey getirmeyeceğini anlayıp elini taşın altına koyduğunda "vatan haini" olmakla itham edilmişti. Aradan 20 yıldan fazla zaman geçti. Özal'ın ömrü vefa etseydi ve o vakitler bu savaşı o durdurabilseydi verdiğimiz kayıp 20 sene önceki kadar olacaktı. "Evet olsaydı keşke" dediğinizi duyar gibiyim bazılarınızın. Olmadı ne yazık ki! Ama olması için yeni bir süreç var önümüzde. Yeni bir fırsat daha yani. Bu fırsatı tepemeyiz. Bir 20 yıl daha gençlerimizin ölmesine göz yumamayız. Bir 20 yıl daha bu topraklarda kardeş kanı akmasına müsaade edemeyiz! O nedenle hepimiz bu taşın altına elimizi koymalıyız.
Ve sürecin sonunda sadece Türkiye, Türkiye'nin halkları kazanmayacak. Tamam inşallah barış gelecek ve 30 seneden fazladır hem canından can veren, hem kanından kan akıtan bu toprağın insanları sonunda huzura kavuşacak ama bu arada bu barışın gelmesine öncülük edenleri de, etmeyenleri de tarih çokkk başka yerlerde yazacak.
Onların kimler olacağı daha şimdiden belli!
Ve emin olun... Çok uzak değil. Bir 5 yıl sonra filan alacağız bu isimleri önümüze ve tek tek üzerlerine döktüreceğiz. O gün geldiğinde, bugün "eli kanlı bebek katili" denen Öcalan üzerine neler söyleneceğini bile tahmin etmek güç değil. Biliyorum şimdi... Maalesef geçmişte olduğu gibi bugün yaşananları da doğru okuyamayanlar ile her daim kafatasçılar bana çok kızacaklar bu yazdıklarımdan dolayı ama gerçek olan bu! Gerçek olan Öcalan'ın bu taraftan baktığınızda bir katil, PKK'lı Kürtler tarafından baktığınızda ise bir halk kahramanı olarak kabul görmesidir. Neyi anlatmak istediğimi bazılarının anlaması çok zor biliyorum. Anlayabilmeleri için Güney Afrika lideri Mandela'nın tarihini okumaları lazım. Ya da İrlanda Kurtuluş Ordusu lideri Gerry Adams'ın... Onlar da birer cani, eli kanlı katil ve teröristti devletleri için. Her iki isim de çok kanlı eylemlerin yöneticisiydi. Ama sonunda o devletler barış için o iki isimle masaya oturdu. Ve çözümü katil dedikleri insanlarla birlikte sağladılar.
Anlatabildim mi?