Vefatının üzerinden 19 yıl geçmiş. 19 koca yıl! Ve şimdi hepimizin gözü rahmetlinin anıtmezarının üzerinde!
Neden? Çünkü başta eşi Semra Hanım olmak üzere yakını olan bazı kişiler 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlenerek öldürüldüğüne inanıyormuş. Savcılık da bu kişilerin haklı olup olmadığını anlamak için mezarının açılmasına karar vermiş.
Hani gerçekten kesin bir sonuç elde edilebilecek olsa ben de "Eyvallah!" diyeceğim!
Ama değil! Çünkü rahmetlinin zehirlenip zehirlenmediğinin anlaşılması için bazı dokularına ulaşmak lazımmış. Toprakla bir olmuş bir bedenden incelenecek bir doku kalmış mıdır siz sorun kendi kendinize! Mezar açılacak. Eğer şansımız varsa kalan bir saç teli filan alınıp incelenecek. Ki bazı uzmanlar bunun bile doğru olmadığını iddia ediyor. Geçen gün bizim gazetede okudum mesela. Dünya Adli Tıp Akademisi Genel Sekreteri Prof. Dr. Mete Gülmen ve toksikoloji konusunda ABD'de araştırmalar yapan Dr. Nebile Dağlı diyorlar ki: "Büyük ihtimalle kesin sonuca vardıracak doku kalmamıştır. Kalan vücut parçalarında zehir niteliğinde maddeye rastlansa bile bunun sonucu ölüm olup olmadığı anlaşılamaz. Eroin sonucu zehirlenerek hayatını kaybetmiş birinin 340 düzeyinde çıkan toksik madde incelemesi bir yıl sonra 155'e düşebiliyor. Çünkü toksik madde yok olma özelliğine sahip. Arsenik ya da kurşun gibi toksik maddeyi saptasanız bile bunun oranını bilemeyeceğiniz için ölüme yol açıp açmadığını da anlayamazsınız!"
Eee hal böyleyken neden bu mezar açtırma ısrarı? Hem madem zehirlenip zehirlenmediğini anlamanın en doğru yolu saç tellerini incelemekten geçiyor. O zaman neden rahmetlinin mezarı deşiliyor ki?
Versin Semra Hanım eşinin hayata gözlerini kapamasının hemen ardından kesip sakladığı saç tellerini! Niye vermiyor? Niye rahmetliye mezarında yapılacak bu zulme, bu eziyete ön ayak oluyor? D
ün bütün gün telefonlardaydım. Hem Semra Özal'ı, hem de "babamı zehirlediler" diyen büyük oğlu Ahmet Özal'ı aradım.
İkisi de kapı duvar! Çıksalar telefona onlara soracaktım az önce bu köşeye yazdığım soruyu, ama çıkmadılar. Tabii onlara ulaşmak için bu arada onları çok yakından tanıyan birçok kişiyi aradım. Rahmetlinin Malatyalı tüm hemşerileri kan ağlıyor bir kere. Hiçbiri kabullenmiyor zehirlendiği yönündeki iddiaları. Tamamı tepkili! Ve haklı olarak isyan ediyorlar: "Madem zehirlendiğini düşünüyordu Semra Hanım eşinin. O halde neden otopsi yapılmasına karşı çıktı ilk anda?"
Ben de aynen katılıyorum hemşerilerime. Hakikaten niye Semra yengeciğim? Neden? Gerçekten nedir mezarı açtırmaktaki bu ısrarın? Madem "zehirlediler kocamı" diyorsun. O halde niye vermiyorsun elindeki o saç tellerini? Yoksa senin o saç tellerini kaybettiğin yönündeki söylentiler doğru mu? Gerçekten kaybettin mi? Varsa böyle bir garabet çık açıkla! "Sahip çıkamadım merhumun üç parça saçına bile" de! Yoksa da çıkar, ver o saç tellerini rahmetlinin mezarının delik deşik edilmesine izin verme!