Biliyorum. Son günlerde yaşanan bütün gelişmeler hepinizin kafasını allak bullak etmiş durumda. Şaşkınsınız. Olan biteni anlamakta gerçekten güçlük çekiyorsunuz. Bazılarınız yazıyor bana; "Neler oluyor Sevilay Hanım? Bu nasıl bir manzaradır? Lütfen bildiklerinizi bize açık açık anlatın!" filan diyor...
Keşke imkânım olsaydı da... Elimde belgesi, kanıtı olsaydı da duyduğum, bildiğim her şeyi yazabilseydim sizlere.
Ama yok! Maalesef böyle oluyor bazı zamanlar işte!
Biliyorsunuz aslında polis ve yargının neden birlikte hareket edip, bir blok halinde MİT'e neden operasyon düzenlediğini ve bu operasyonla kimin ne derdinin olduğunu filan ama...
Yazamıyorsunuz! Çünkü polis ve yargı arasındaki bu zımni ittifakın amacını da, bu ittifakın operasyonunun mutlak başarıya ulaşması için bütün iki yüzlülükleriyle gerek sosyal medyada takipçilerine attıkları twitlerle, gerekse gazetelerindeki köşelerinde yazdıklarıyla ülkeyi germeye çalışanların derdinin ne olduğunu belgeleyemiyorsunuz!
Biliyorsunuz aslında. Daha düne kadar gazetelerinin manşetlerinde ahalinin yasadışı telefon dinlemelerinin tapelerini yayınlayanların bugün saftırık hallere bürünüp, "Eyyyy ahali bakın MİT bizi dinliyormuş!" türünden yaygara koparmalarının sadece ve sadece arka bahçelerinde yazdıkları senaryolarını action'la soslama amacı taşıdığını...
Ama işte vakti zamanında bu adamların haberciliğine ayılıp bayıldığınız için utançtan çıkıp diyemiyorsunuz; "Ulan ne fırlamasınız siz de be kardeşim! Yeni mi fark ettin ki bağırıp çağırıyorsunuz şimdi?"
Bal gibi de eminsiniz aslında; "Bu operasyonun amacı dibine kadar pisliğe bulanmış olan MİT'i temizlemektir! MİT içindeki hukuk dışına çıkanlarda eninde sonunda ortaya çıkacaklardır. Tıpkı askerler gibi, polisler ve jandarma gibi..." diye âlemde ahkâm kesen arkadaşın derdinin aslında o olmadığını!
Dertleri o olsaydı, savcı Sarıkaya'nın ifadeye çağıracağı ilk isim MİT'in gelmiş geçmiş en düzgün ve sicili en temiz yöneticisi olan Hakan Fidan değil, Ergenekon Örgüt Şeması'nda adı 1 numaranın altında 2 numara olarak yazılı olan teşkilatın eski müsteşarı Teoman Koman olmalıydı. Açsınlar bir zahmet Zekeriya Öz'e sorsunlar! Teoman Koman elinin altındaki belgede örgütün 2 numarası diye geçiyor muymuş, geçmiyormuş diye!
Haksız mıyım değerli okurlarım. Madem dert MİT'i temizlemek! O halde temizlik oradan başlamalıydı. Hem yorulmazdı da bu kadar savcı Sarıkaya! "Alın ifadesini" filan diye Ankaralara çağrıda bulunmak zorunda kalmazdı! Çünkü Koman'ın ikamet ettiği yer ile Savcı Sarıkaya'nın arasındaki mesafe 5 kilometreyi geçmez! Bildiğim kadarıyla kendisi halen Maslak'ta, şu generallerin oturduğu lojmanlarda oturuyor. Sabri Yirmibeşoğlu Paşamın da komşusu! Madem derdiniz dibine kadar çamura bulanmış MİT'i temizlemek! O zaman oradan girecektiniz meseleye. Teşkilatın en karanlık döneminden. Onlarca faili meçhul cinayetin işlendiği, türlü türlü senaryoların başladığı o çamurlu dönemden. Ha hadi diyelim Koman'a dalamadınız çeşitli sebeplerden dolayı. O zaman Şenkal Atasagun'u çağıracaktınız ifade vermeye. O da uzak değil. Adam hâlâ boğazdaki 10 milyon dolarlık villada keyfini sürüyor. Cevap vermeliler sorularıma bu operasyona destek veren bütün kalemler. Neden adına "temizlik" dedikleri bu operasyon, "Yeşil, Mavi, Siyah" kod adlı işgüzarların teşkilat adına kol gezdiği dönemden başlamıyor? MİT'in o çamura bulanmış eski döneminden? Temizlik neden Hakan Fidan'dan başlatılıyor? Ya da Emre Taner'den? Ne günahları var bu adamların? İnanacağımızı mı sanıyorlar gerçekten Fidan'ın ya da Afet Güneş'in PKK yöneticisi olduğuna? Ne yani, onların, devlet adına gidip PKK'yla masaya oturması ya da PKK'yı takip etmek adına KCK'ya ajan yerleştirmesi mi suç oldu teşkilatın onca geçmiş karanlığının yanında?