Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Olmadı Ayşe! Sana hiççç uymadı!

Kötü haberi şu anda kanser tedavisi gören arkadaşım Nurcan'dan aldım. Gözyaşları içindeydi. "Senin Ayşe'nin yaptığını duydun mu?" diyerek başladı sözlerine, sonra da, "Şimdi ne yapar o kadıncağız? Nasıl mücadele eder bi başına bu kara belayla? Kanser tedavisinin çözüme ulaşması için en önemli şey hastanın olabildiğince mutlu ve huzurlu olmasıdır. Kadında huzur mu kaldı? Mutluluk mu kaldı? Göz göre göre ölüme sürükleniyor.
Yazıklar olsun o Ali Taran denen adama da, ona el uzatan senin arkadaşın Ayşe'ye de..." diye söylenmeye başladı.
Son zamanlarda hastalığı dolayısıyla iyiden iyiye duygusallaşan arkadaşımın ne demek istediğini anlamadım tabii...
Çünkü cidden olandan bitenden haberim yoktu.
"Hele bi sakin ol! Ne oldu? Benim Ayşe kim?" diye sorgulayınca ancak durumun vahametinin farkına varabildim.
Meğer Nurcan'ın "Senin Ayşe" diye bahsettiği kişi hakikaten bizim Ayşe Özyılmazel'miş. Nazarımda bıcır bıcır, deli dolu bir yeri olan ve bu nedenle de telefonumda, adı, "Ayşecik" diye kayıtlı olan bizim çılgın kız!
16 gün önce kanser olan eşini terk eden o adamla evleniyormuş yıldırım nikâhıyla...
Şoka girdim önce. Uzun uzun ne diyeceğimi bilemedim.
Ayşe'yi aradım... Bir şeyler demek istedim ona...
Açmadı ama telefonunu...
Açsaydı eğer, söyleyebilseydim söyleyeceklerimi, belki de bütün öfkem dinmiş olacak ve ben de bu satırları bu köşede yazmak durumunda kalmayacaktım.
O nedenle kusuruma bakmasın...
Vicdanen bu seslenişi kendisine yapmak durumundayım.
Onu gerçekten önemseyen bir meslektaşı olarak, "Yapma ne olur Ayşe!" demek zorundayım... "Canım kardeşim... Bilirsin ben seni çok severim.
Bak adamın baban yaşında olması, senden epeyce büyük falan olması umurumda bile değil. Aşktır bu! Derler ya, 'Oto da konar, başka bir yere de!' Aşkına, sevgine ve heyecanına hiç itirazım yok! Bilakis saygı duyarım.
Bir şey diyemem. Ama benim tanıdığım Ayşe başkalarının mutsuzluğu üzerine mutlu olabilen bir kimse değildir. Ayşeciğim... Bugün bir ömür boyu yemini ile nikâh masasına oturacağın adamın karısı ağır hasta!
Unutma! Ölüme karşı mücadele eden bir kadının, bir annenin ve onun evladının bedduasını almak sana hayır getirmez. Eminim, ben değil sadece, seni seven bütün dostların aynı şeyi düşünüyordur.
Senin kısa bir süreliğine filan değil, bir ömür boyu, yaşamının sonuna dek mutlu olmanı istiyordur. Geç değil senin için. Alma kimsenin bedduasını! Gel yol yakınken vazgeç bu işten! Vazgeç bu nikâhtan!
Bir de unutma ki, o vicdansız adamdan ne sana adam gibi koca olur, ne de dost! Bugün 22 yıllık kanser hastası olan karısını, 21 yaşındaki evladının anasını gözünü kırpmadan, arkasına bakmadan, yüzüstü bırakabilen adam, unutma ki yarın da en ufacık bir sıkıntında seni bırakır!
Dost kabul edersen benden söylemesi..."



YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA