Dünya ekonomisi için 2014 yılı dönüm noktası olacak. Böyle bir tespiti yapmamızın nedeni şu: Çünkü kriz sonrası ilk normalleşme adımları önümüzdeki yıl atılacak. ABD merkez bankası, 2008 krizinin ardından ekonomiyi canlandırmak için yaptığı bol para basımını azaltacak. Bu uygulamayı diğer merkez bankaları izleyecek. Tabii bu değişimin ardından şirketlerin sermaye harcamaları çoğalacak. Çünkü borçlanma maliyetleri yükseleceğinden şirketler finansman giderlerine daha fazla fon ayıracak. Dolayısıyla bu normalleşme adımları, şirket hisse fiyatlarını, ABD merkez bankasının dolar basımını azaltmasındaki dereceye bağlı olarak değiştirecek. Bildiğiniz gibi Mayıs 2013'te ABD Merkez Bankası Başkanı Bernanke'nin "varlık alımını azaltıp, para basımını kısacağız" açıklamalarının ardından hisse senedi ve diğer varlık fiyatları yeniden artmıştı. Şimdi bu fiyatlama varlık alımlarındaki azaltmanın miktarına göre tekrar şekillenebilecek. Eğer varlık alımlarında sert bir azalma olursa piyasalar endişeye kapılabilir. Ve hisse fiyatlarında sert düşüşler görülebilir. Eğer varlık alımları ılımlı biçimde azaltılırsa hisse senedi fiyatlarında yükseliş olasılığı çoğalır.
Gelelim 2014'ün ülkeler için önemine... Merkez bankalarının para basımını azaltmaları borç yükü yüksek olan ülkeleri olumsuz etkileyecek. Çünkü para basımının sert biçimde azalması halinde borçlanma maliyetleri hızla yükselecek. Böyle bir olasılıkta AB'nin sorunlu ve yüksek kamu borcu olan ülkeleri Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz, Güney Kıbrıs'ın borçlanma maliyetleri çoğalacak. Ve borç yükü artacak.
Peki yukarıda belirttiğimiz normalleşmeden Türkiye nasıl etkilenecek? Kriz sonrası ilk normalleşme adımlarının önümüzdeki yıl atılması Türkiye ekonomisini olumlu etkileyecek. Çünkü spekülatif ve kısa vadeli para girişlerinin azalması kalitesiz yatırımları engelleyecek. Böylece kaynak dağılımını bozan sıcak para girişlerinin bu ülke ekonomisi üzerinde yaptığı tahribat azalacak. Dış ticarete konu olmayan malların üretimi yani lüks konut, lüks araba, lüks lokanta yatırımları azalacağından kaynaklar dış ticarete konu malların üretimine yönelecek. Böylece imalat sanayisi ve tarıma dayalı sanayi yatırımları artacak.
Bu arada yeri gelmişken hemen belirtelim, bazılarının Türkiye'yi Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya ekonomileriyle aynı kategoride kırılgan beşli olarak değerlendirmeleri doğru değil. Neden doğru değil? Çünkü Türkiye'de cari açık var ama bütçe açığı çok az ve borç yükü düşük düzeyde. O halde Türkiye bu sayılan ülkelerden farklılaşıyor. Ve bu ülkenin Hazinesi 74 ay gibi uzun vadeyle ortalama borçlanma yapabildiğinden diğerleri gibi sıcak paraya ihtiyacı yok.
Anlayacağınız, 2014'te küresel ekonomide normalleşmenin başlaması Türkiye'yi olumlu etkileyecek. Yatırımların kalitesi artacak. Kaynaklar dış ticarete konu olan mal üretimine yönelecek. O halde beklentileri olumsuza çevirmeye çalışan kötümserlere sakın inanmayın.