Son günlerde faiz lobisi Amerikan uçaklarının Suriye'yi vuracağını ve ABD Merkez Bankası'nın tahvil alımını azaltacağını ileri sürüp Türkiye'nin notunun düşürülmesini istedi. Neye dayanarak söylüyoruz bunu? Şuna dayanarak söylüyoruz: Faiz lobisi sık sık kredi derecelendirme kuruluşlarının kapısını çalıp "Suriye ve Bernanke riskleri var Türkiye'nin notu ne olacak?" sorusunu durup dururken gündeme getirdi.
Hatta en son S&P'ye sordular bu soruyu. Bu gereksiz soru üzerine S&P Türkiye Baş analisti Eileen Zhang "Suriye'deki durumun, Türkiye'nin kredi notunu doğrudan etkilemesini beklemiyoruz. ABD Merkez Bankası'nın tahvil alımını azaltması planı da kademeli şekilde sürecek, bu yüzden Türkiye'den ani sermaye çıkışları olmayacak" diyerek, lobicilerin kötü niyetli sorularını yanıtladı. Bu kötü niyetli girişimler sürerken, Suriye'deki kimyasal silahlar konusunda Rusya ve ABD anlaştı, silahlı müdahale riski ortadan kalktı. Ardından Bernanke tahvil alımı programını değiştirmeyeceğini açıkladı. Ve bir soru üzerine tahvil alımlarının en erken yeni yılda başlayabileceğini de ilave etti. Yine işsizlik ABD'de yüzde 6.5 düzeyine gerilemeden faiz artırımı yapılmayacağını belirtti. Hal böyle olunca, faiz lobisinin, Türkiye ekonomisinde dış ödeme gerginliği yaratıp faizleri yükseltebileceği hayali suya düştü.
Gelelim Bernanke'nin açıklamalarının ardından Türkiye ekonomisi için ortaya çıkan yeni duruma... Tabii ki Bernanke'nin "ucuz paraya devam" demesi yanıltmasın kimseyi. Sıcak paranın girişine ve yatırım kalitesini düşürmesine izin vermeyelim bundan sonra. Yine rekabetçi kur düzeyinin korunmasına devam edelim. Bu arada ortaya çıkan yeni koşullarda Türkiye'nin kredi notu üzerinde durmakta fayda var. Bildiğiniz gibi Türkiye'nin uzun vadeli yabancı para cinsinden notunu S&P hâlâ yatırım yapılamaz seviyede tutuyor. Diğerleri Fitch ve Moody's yatırım yapılabilir basamağının ilk seviyesi olan BBB durağan düzeyinde notluyorlar. İşte son gelişmeler dikkate alınarak Türkiye'nin notu A seviyesine yükseltilmeli. Niye yapıyoruz bu öneriyi? Çünkü Türkiye ile mukayese edilebilecek en uygun ülke olan Polonya'nın notu A seviyesinde bulunuyor. Türkiye ve Polonya her ikisi de Gümrük Birliği'ne üye olan ülkeler. Polonya, AB'nin tam üyesi diyebilirsiniz. Fakat tam üyelik ekonomi için bir kurtarıcı olmuyor. İşte Yunanistan, işte İspanya... Tam üye olmalarına rağmen durumları çok kötü. Tekrar Polonya'ya dönersek... Bu yılın ikinci çeyreğinde büyüme hızı yüzde 0.8 oldu Polonya'da. Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 4, kamu borçlarının milli gelire oranı yüzde 74 düzeyinde seyrediyor. İşsizlik oranının da yüzde 13 olduğu açıklandı. Halbuki Türkiye'de bu yılın ikinci çeyrek büyümesi yüzde 4.4, bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1.5, kamu borç yükü yüzde 36, işsizlik oranı yüzde 8.8 düzeyinde bulunuyor. O halde hangi ülkenin notu A olmalı? Tabii ki Türkiye'nin notu A olmalı. Sesimiz çıksın, hakkımızı yedirmeyelim faiz lobisine.