Bildiğiniz gibi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, AK Parti Grup Başkan Vekili Canikli'nin ve CHP Grup Başkan Vekili Hamzaçebi'nin meslekleri yeminli mali müşavirlik olarak biliniyor. Bu üçlü, yeminli mali müşavirlere ayrıcalık sağlamak üzere, 6102 sayılı yeni Ticaret Kanunu'nun sermaye şirketlerinin denetimini düzenleyen maddelerini TBMM Genel Kurulu'nda bir oldu bitti teklifiyle değiştirdiler. 84 bin serbest muhasebeci ve mali müşavire (SMM)yapılan bu haksızlığı biz tespit edip eleştirince, bu defa bu teklifi değiştirip yeminli ve yeminsiz mali müşavirleri Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'nca (KGK) eğitim ve sınavdan geçmek şartıyla denetçi olabilecekleri koşulunu getirip yasaya koydular.
Böylece denetimi düzenleme işi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan alınıp bu üçlünün yakın durduğu maliye ağırlıklı KGK'ya verildi. Ama işler tasarlandığı gibi yürümedi. Çünkü görevin aktarıldığı KGK teşkilatlanamadı ve gerekli düzenlemeleri yapamadı.
Gelelim işin ciddiyetine…Türkiye'de 800 bin sermaye şirketi bulunuyor. Bunların 90 bini anonim şirket. Bu şirketlerden hangilerinin denetleneceği 6335 sayılı yasayla Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilecek. KGK, bu 800 bin şirketin bin 500 tanesinin denetlenmesini istiyor. Niye bu kadar az şirket denetlenecek peki? Gerekçesi de şu; KGK'nın elinde kaliteli denetçi yokmuş. Anlayacağınız Türkiye'deki bütün mali müşavirler kalitesiz olarak niteleniyor bu durumda.
Ayrıca 2013 denetim yılı olduğu halde KGK hâlâ Bakanlar Kurulu'na bu 1.500 şirketi bile öneremedi. Böylece 1926'dan beri denetlenen bütün sermaye şirketleri denetim dışına çıkarılarak dünyada bir ilke imza atılıyor şu anda.
Peki şimdi ne olacak? Bu üç yeminli müşavir siyasetçinin değiştirttiği yeni Türk Ticaret Kanunu'nun eski 397. maddesinin 2. fıkrasında bütün sermaye şirketlerini kapsayan şöyle bir hüküm vardı: "Denetçinin denetiminden geçmemiş finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporu, düzenlenmemiş hükmündedir."
Evrensel nitelikteki bu hüküm 6335 sayılı kanunla kaldırılıp sadece denetime tabi az sayıda şirkete geçerli hale getirildi. Şimdi bu hükümleri kaldırtan Kılıçdaroğlu ve Hamzaçebi'ye şu soruyu sormak şart oluyor. Sermaye şirketleri denetlenmeyen bir Türkiye'de Sayıştay denetimi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'ne gidilmesinin anlamı ne? Kılıçdaroğlu ve Hamzaçebi bu sorunun cevabını vermek zorundalar.
Bir de tabii ortaya "denetlenmeyen şirket nedeniyle tasarrufları uçup giden vatandaş ne yapacak?" sorusu çıkıyor. Bu soruya Prof. Dr. Ünal Tekinalp şöyle cevap veriyor: "Vatandaşlar uçup giden tasarrufları nedeniyle pay sahibi olarak KGK'ya ve ilgili kamu kuruluşlarına dava açabilecekler." Çünkü kendileri birer yeminli mali müşavir olan Kılıçdaroğlu, Canikli ve Hamzaçebi, "serbest muhasebeci ve mali müşavirleri piyasadan dışlayalım" derken vatandaşın tasarruflarının uçurulmasının yolunu açtılar.
Gelelim ne yapılması gerektiğine… Bakanlar Kurulu bu konuya müdahale etmeli ve kademeli denetimle sadece 1.500 sermaye şirketinin denetlenmesini öngören karar değiştirilmeli. Böylece 30 yıllık mali müşavirlerin kursa tabi tutulması, SMMM'lerin mesleklerini yapamayacak eğitim ve sınavlara tabi tutulmaları sevdasından vazgeçilmeli, meslek icra edilirken mesleki bilgi edinilmesi sistemi benimsenmeli. Şu bir gerçek ki denetimsiz sermaye şirketlerinden kimseye fayda gelmez ve Türkiye kademe sistemi ile 15 yıl bekleyemez.