Amerikan zenginleri, vergi ödedikleri takdirde ekonominin büyüme hızının düşeceğini ve hatta mali uçuruma yuvarlanacağını ileri sürüyorlar. Ama tecrübeler tam tersini gösteriyor. Çünkü Bush döneminde zenginlere yapılan vergi indirimleri ve bütçe harcama kesintileri planlananın aksine ABD milli gelirini artıracağına yüzde 4 azalttı.
Şimdi bu verilere dayanan ABD Başkanı Barack Obama, seçim bildirgesinde açıkladığı "zenginlerin vergilerini artıracağım" vaadinden taviz vermiyor. Cumhuriyetçilerin temsilcisi John Boehner'e göre Obama "my way or the highway" yani "ya benim dediğimi yaparsınız ya da gidersiniz" diyor.
Obama böylesine sert davranıyor çünkü mega zenginlerden yüzde 2 daha fazla vergi alarak düşük gelir gruplarının sağlık harcamalarını karşılayacak. Fakat zenginler, fakirlerin sağlık harcamalarının karşılanmasına karşı çıkıyor. Hatta "vergi artışını yapalım ama bütçe harcamalarını planlanan yüzde 0.25'ten çok daha fazla kısın" diyorlar.
Bir de hemen belirtmekte fayda var... Bu vergiler alınmadığı takdirde 2022'de ABD federal borçlarının şu anda yüzde 72 düzeyinde seyreden milli gelire oranı yüzde 90'a yükselecek. Eğer zenginler önümüzdeki on yılda iki puan daha fazla vergi öderse, söz konusu borçların milli gelire oranı yüzde 58'e gerileyecek.
Peki mali uçurum görüşmelerinde gelinen nokta ne? Son görüşmede, Cumhuriyetçilerin temsilcisi Boehner, önümüzdeki on yılda bütçe açığını 4 trilyon dolar azaltmak için mega zenginlerin 1.6 trilyon dolar vergi yerine 1.4 trilyon dolar vergi ödemesini öngören bir plan üzerinde belki anlaşmaya varılacağını açıkladı. Ama henüz Demokratlar böyle bir planı kabul ettiklerini söylemediler. Kısacası, Başkan Obama fakirlerin sağlık harcamalarını azaltan bir bütçeden taviz vermiyor.
Gelelim Türkiye'ye... Bizim 2013 bütçesi de Obama'nın bütçesi gibi fakirlerin yanında duran bir bütçe. Çünkü 2013 merkezi bütçe harcamalarının yüzde 20.2'si eğitim ve sağlığa, yüzde 5'i savunmaya ayrılıyor.
Halbuki on sene önce eğitim ve sağlık harcamaları, savunmanın adeta toplamına eşit olurdu. Savunmaya aktarılan para bütçe harcamalarının yüzde 10'unu geçerdi. Düşük gelir grupları eğitim ve sağlık hizmetlerinden pek faydalanamazdı. Şimdi annelere, okula giden çocuğu için aylık veriliyor. Böylece kız çocuklarında okullaşma oranı yüzde 100'e ulaştı.
Yine o dönemde vatandaş hastane kapılarında sabahın beşinde uzun kuyruklar oluştururdu. Birileri de bu kuyruklardan kendilerine güç devşirir, üstünlük sağlardı. Ayrıca ilaç fiyatlarının son on yılda yüzde 20 gerilediğini yeri gelmişken belirtelim. İşte bütçede fakirler lehine yapılan bütün bu değişimlerden, bazıları statü kaybettiler ve bu yapıdan vazgeçilmediği için rahatsızlar. Zenginlere gelince, onlar da bütçe rantları kesildiği için hiç memnun değiller. Anlayacağınız Başkan Obama ve Başbakan Erdoğan fakirlerin yanında durduklarından ötürü zenginlerin istemediği iki lider oldular. Fakat zenginlerin yapabileceği pek bir şey yok. Maalesef vatandaş kendinden yana olanı iktidarda görmek istiyor.