Bu yıl Rusya ile Türkiye arasındaki on aylık dış ticaret hacmi 27.3 milyar dolar oldu. Türkiye aynı dönemde Rusya'dan 21.8 milyar dolarlık ithalat yaparken, 5.5 milyar dolarlık ihracat yaptı. Ayrıca Türkiye'nin Rusya'dan önemli miktarda turizm getirisi de var. 2011'de Türkiye'ye gelen toplam turist sayısı 31 milyon 324 bin olurken, bunun 3 milyon 446 binini Ruslar oluşturdu. Diğer bir deyişle Türkiye'ye gelen turistlerin yüzde 11'ini Rus turistler karşıladı. Yine Türkiyeli müteahhitler için de Rusya önemli bir pazar olarak biliniyor.
Rusya'ya gelince... Onlar, Türkiye'de bankacılıktan enerjiye pek çok alanda doğrudan yatırım yapıyor. İki ülke arasındaki bu canlı dış ticaret hacminin önümüzdeki yıllarda yüz milyar dolara çıkması bekleniyor. Çünkü iki ülke, vatandaşlarına karşılıklı olarak vize uygulamasını kaldırdı. Yine iki ülke, ulusal paralarıyla ticaret yapma olanağını da getirdi. Bu arada Rusya, Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olduğu için, artık iki ülke arasında ticaretin ve ekonomik ilişkilerin gelişmesini önleyen engeller azaldı, diyebiliriz.
Bu hafta sonu çıkan The Economist de hızla gelişen Türkiye- Rusya ilişkilerine yer verdi. Rusya Devlet Başkanı Putin'in Türkiye'ye ziyaretini ve yapılan ticari anlaşmaları "Cool pragmatism" yani "mükemmel çıkarcılık" olarak tercüme edilecek bir başlıkla özetledi.
Bu başlık, Rusya-Türkiye ilişkilerinin Suriye nedeniyle kopacağı beklentisi gerçekleşmeyince büyük hayal kırıklığıyla atılmış olmalı. Çünkü pek çok kişi Putin'in ziyaretini ertelemesinin ardından Türkiye ile soğuk bir politika izleyeceğini ummuştu. Ama iki ülke siyasetçileri ekonominin belirleyici olduğu gerçeğini kabul ettiklerinden duygusallığa kapılmadılar.
İki ülke arasındaki görüşmeler olumlu gelişince, bu defa The Economist, Türkiye'nin Suriye politikasında haklı olduğuna işaret eden olaylara da yer vermek zorunda kalmış. Öyle ki The Economist, 13 yıl Suriye hapishanelerinde işkence görmüş ve şu anda Türkiye'de mülteci kampında yaşayan 135 bin 519 kişiden biriyle yaptığı konuşmada, "Assad is a butcher, Putin a devil, Erdoğan a saint" yani "Esad kasap, Putin şeytan, Erdoğan aziz" dediğini aktarıyor. Yine kucağında bebeğiyle Esad'dan kaçıp mülteci kampına sığınan bir kadının da " Eğer Türkiye olmasaydı hepimiz ölürdük" dediğini belirtiyor. Kısacası bazıları, Rusya ile gerginlik beklentileri gerçekleşmeyince, bu defa gerçekleri aktarmak zorunda kalıyor. The Economist aynı şeyi daha önce de yapmıştı. 2012'de Türkiye ekonomisinin döviz sıkıntısı yaşayıp krize gireceği beklentisine girmişti. Bu beklenti gerçekleşmeyince, bu defa 2013 beklentilerini dile getirmiş ve Türkiye ekonomisinin 2013'te büyüme hızının hükümetin tahmininden daha yüksek olacağını yazmıştı.
İşin özeti şu ki; Türkiye hakkında olumsuz beklenti yaratanlar, Başbakan Erdoğan'ın ısrarla fakirlerin ve mazlumların yanında durması sonucunda, beklentilerini bir türlü gerçekleştiremiyorlar.