Yunanistan ekonomisi krizin ardından bu defa da yüksek faiz bunalımına girdi.
Çok yüksek risk primleri nedeniyle aşırı yükselen faizler, hem Avrupa Merkez Bankası'na hem de diğer bankalara büyük haksız kazançlar sağladı ve sağlamaya devam ediyor. Bu haksız kazançlar sürdükçe Yunanistan'ı kurtarma programının sürdürülemeyeceği söyleniyor.
Gelelim asıl konuya... Bu haksız faiz kazancının acilen gözden geçirilmesi gerektiğini ilk kimin önerdiğine...
Yunanistan'ı kurtarma programını çıkmaza sokan yüksek faiz uygulamasının gözden geçirilmesini ve haksız faiz kazançlarının iadesini ilk önce Yunanistan'a danışmanlık yaptığı ileri sürülen eski IMF Başkanı Dominique Strauss Kahn önerdi.
Kahn, haksız yüksek faiz kazançlarının Yunanistan'a iadesini istedi. Hakikaten on yıllık tahvil faizlerinde Yunanistan'ın bu günlerde ödediği yüzde 16.22'lik faiz oranı, Almanya'nın aynı vadeye ödediği yüzde 1.44, Fransa'nın ödediği yüzde 2.15, İtalya'nın 4.75'lik seviyelerinin anlamsız biçimde çok üzerinde seyrediyor.
Kahn'ın bu haksız yüksek faizlerin iadesi önerisinin ardından "Avrupa Merkez Bankası, IMF ve AB Komisyonu" üçlüsü pazartesi on iki saatlik bir toplantı yaptılar ve yüksek faizli Yunan bonolarının düşük faizli bonolarla değiştirilmesi amacıyla geri alınması uygulamasını (buyback) kurtarma programına dahil ettiler.
Bu kararın ardından Yunanistan borç yönetimi idaresi gelecek hafta yüksek faizli bonoların düşük faizli bonolarla değiştirilmesi programını açıklayacak. Eğer bu program başarılı olursa, kamu borçlarının şimdi yüzde 175 olan milli gelire oranı 2020'de yüzde 124'e, 2022'de yüzde 110'a gerileyecek.
Bonoların geri alınması için IMF aracılığıyla gelecek ay Yunanistan'a 34.4 milyar euro para aktarılacak. Yunanistan Maliye Bakanı Yannis Stournaras yüksek faizli bonoların düşük faizli bonolarla değiştirme işleminin bir vatanseverlik olduğunu söyledi.
Nedense bu vatanseverlik imkânı Türkiye'ye hiç tanınmadı. Yunanistan'a kurtarma programı uygulayan IMF böyle bir öneriyi Türkiye'ye, 2001 krizinde getirmedi. Üstelik Türkiye cumhuriyet tarihinin en büyük çöküşü olan bu 2001 krizine IMF ile stand-by anlaşmasını uygularken girmişti.
Buna rağmen IMF, Türkiye'den borçlarının tamamını ödemesini istedi ve adeta yabancı alacaklıların jandarmalığını yaptı. Hem de öyle bir jandarmalık ki... Türkiye'de Mart 2001'de gerçekleşen Hazine ihalelerinin ortalama bileşik faiz oranı yıllık yüzde 193.7 olarak gerçekleşti. Yıl sonunda da Türkiye'de enflasyon yüzde 68.5 oldu. Kısacası basit bir hesapla bu faiz oranıyla Türkiye'nin Hazine kâğıdını alanlar yüzde 125.2 reel faiz elde ettiler.
O halde şimdi Türkiye IMF'ye sormalı... "Yunanistan'ın borçlarını ana parasını silerek ve mevcut yüksek faizli bonoları düşük faizli bonoyla değiştirerek sürekli azaltıyorsun, bana niye krize girdiğimde haksız yüksek faizin tamamını ödettin?" diye IMF'nin karşısına çıkmalı. "Yunanistan'a gelince madem aşırı yüksek faiz uygulaması haksız kazanç oluyor, o halde ben de ödediğim bütün o haksız yüksek faizleri geri istiyorum" diyebilmeli Türkiye. Tabii faiz lobisi izin verirse...