Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Fitch not artırdı, bazıları üzüldü

Türkiye'nin hak ettiği not seviyesi şu anda Polonya'nın bulunduğu A seviyesi aslında. Ama nedense Türkiye'nin notu haksız olarak yatırım yapılamaz seviye olan BB'de tutuluyordu. Nihayet bu haksızlığın bir kısmı giderildi ve kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin notunu yatırım yapılabilir seviye olan BBB'ye yükseltti.
Gelelim not artışından üzüntü duyanlara...
Bazıları bu not artışına çok üzüldüler. Çünkü Türkiye'nin notunun artırılması için bütün makro veriler uygunken, geçen hafta Moody's adlı derecelendirme kuruluşu durup dururken tam aksi bir işaret vermişti. "Türkiye'de laik-İslamcı gerginliği var" diyerek, bu gelişmenin not artışına engel olduğunu ileri sürmüştü.
Oysa Moody's'in dediği gibi Türkiye'de laik-İslamcı çatışması yok. Darbecilerle halkın tercihlerine güvenen demokratların çatışması var bu ülkede. Bu da olumlu bir çatışma ve gelişme. Çünkü işler artık darbecilerden yana gelişmiyor bu topraklarda.
İşte Moody's isimli bir notçu kuruluş laik-İslamcı çatışması iddiasını ortaya atarken, diğer notçu kuruluş onun bu tutarsız analizini dikkate almayarak Türkiye'nin notunu artırıp yatırım yapılabilir seviyeye getirdi. Bunu yaparken gerekçe olarak da azalan devlet borçları, ekonomide yumuşak iniş, sağlam bankacılık sistemi ve refah artışının yaygınlaşmasını gösterdi.
Hatta Fitch, Türkiye'nin kamu maliyesindeki temel notlama ölçüsünü düşük bütçe açığı olarak da belirtiyor. Ve 2012 için bütçe açığının milli gelire oranını, özelleştirme gelirleri hariç yüzde 1.9 olarak öngörüyor. Devlet borçlarının milli gelire oranının da azaldığını ve 2012 sonunda yüzde 37 olacağını düşünüyor.
Gelelim Fitch'in not artırırken dikkate aldığı bir önemli kritere...
Bu kriter şu: Fitch not artırımı gerekçesinde "trend GDP growht above the real interest rate" diyor. Yani "milli gelirin reel faizlerin üzerinde büyüyen bir trendde" olduğunu belirtiyor. İşte bu nokta çok önemli.
Önemli çünkü, milli gelir, enflasyondan arındırılmış faiz anlamına gelen reel faizlerin üzerinde çoğaldığı takdirde, ülke sürdürülebilir bir maliye politikasına kavuşmuş oluyor. Ama faiz lobisi medyada istediği zaman büyük gürültü çıkartarak Türkiye'de reel faizleri sürekli olarak milli gelirin artış hızının üzerinde tutturmaya çalışıyor ve bunu sağlamak için de istikrarsızlaştırma politikası izliyor.
İşte bu nedenle Başbakan Erdoğan, "reel faizler sıfıra yakın olsun" deyince, 2011'de Kastamonu mitingi dönüşünde konvoyuna suikast yapılmıştı. Başbakan'ın "reel faiz sıfıra yakın olsun" açıklaması, "faizsiz ekonomi istiyor" gibi çok zorlama ve kasıtlı yorumlarla saptırıldı ve bir suçlamaya dönüştürüldü.
Oysa şimdi Fitch, işte tam bu noktaya değinerek reel faizlerin ülke büyüme hızının altına inmesini sürdürülebilir maliye politikası olarak işaret edip not artışına gerekçe yapıyor.
Anlayacağınız, ülke ekonomisinin büyüme hızı reel faizlerin üzerinde bir trende girmesi şimdi pek çok kişiyi rahatsız edecek. Bakalım şimdi ne oyunlar oynamaya kalkacaklar? Şimdiden silah sesleri gelmeye başladı. Dün başbakanlığın önünde Kastamonu'yu hatırlatan bir olay yaşandı, Türkiye'nin notunun artırıldığının öğrenilmesinin ardından kurşunlar patladı. Faizlerin düşmesi bu ülkede ne kadar gürültülü oluyor. Bu işten kazanılan haksız para o kadar büyük ki, Türkiye toplumunu "yüksek faiz ve düşük not " kıskacında soymaktan kolay kolay vazgeçmiyorlar görüyorsunuz.

***

Not: "Serbest muhasebecilere ve sendikalara haksızlık" yazıma Akif Hamzaçebi'den de açıklama geldi. Hamzaçebi, "sendikalarla ilgili yasa tasarısının, denetime ilişkin 29'uncu maddesi ile ilgili olarak TBMM'de itirazımı yaptım ve şunları söyledim" diyor: "Biraz önce kabul ettiğimiz maddede bir teknik yanlışlık var değerli arkadaşlar. Biraz önce kabul edilen madde denetimi düzenliyor. Şimdi, üç denetim görüyorum maddede. Birincisi, bu kuruluşların gelir ve giderlerinin yeminli mali müşavirlerce denetimi.
Bu denetimin bir gelir ve gider denetimi olduğu anlaşılıyor. Bununla ilgili olarak söyleyeceğim şudur: Bu denetimi sadece yeminli mali müşavirlere vermek doğru değildir, serbest muhasebeci mali müşavirler de bu denetimi yapabilecek bilgi, donanım ve yeteneğe sahiptir. Bunu bu meslek grubundan esirgemek, bir kere bu meslek grubuna yapılmış en büyük haksızlıktır. İkincisi: Sendikalar çok paralara sahipler, yeminli mali müşavirlere çok yüksek ücretlerle bunu yaptıracaklar demektir. Bunun tarifesi, serbest muhasebeci mali müşavirlerde farklıdır, yeminli mali müşavirlerde daha farklıdır. Öyle anlaşılıyor ki sendikalar daha çok paraya bunu yaptırmak istiyor."
Tabii bu konuşmayı yapmak yetmiyor. SMM'lere yapılan bu haksızlıkların giderilmesi için eğer iyi niyetlilerse grup başkan vekilleri Hamzaçebi ve Canikli'nin yeni yasal düzenleme istemesi şart.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA