Bir ülkenin kredi notu çok önemli çünkü bu not, o ülkeye gelecek yabancı sermaye miktarını ve borçlanma faiz oranlarını belirliyor. Notunuz yüksek olursa daha çok yabancı sermaye geliyor, büyüme hızınız çoğalıyor, istihdam artıyor.
Ayrıca notunuz yüksek olunca daha düşük faizle borçlanıyorsunuz. Böylece gereksiz yere yüksek faiz ödemekten kurtuluyorsunuz. Bir de tabii not yüksek olunca risk primi azaldığı için o ülkeye talep artıyor.
Peki notunuz düşük olunca neler oluyor? Ülkeye daha az yabancı sermaye geldiği için yatırımlar azalıyor. Dolayısıyla büyüme hızı geriliyor. Tüm bu olumsuzluklara ek olarak not düşük olduğunda, yatırımcılar acısından "acaba verdiğim borç geri ödenebilir mi?" sorusu akla geldiği için risk primi çoğalıyor. Bunun sonucunda da faizler yükseliyor.
Gelelim asıl soruya... Peki Türkiye'nin notunun düşük olması kimin işine geliyor?
Not düşük olunca faizler yükseldiği için ve bu da maliyetleri artırdığı için... Düşük not, yatırım yapacak olan sanayicinin, işadamının, KOBİ'lerin, işletme sermayesi ihtiyacı olan tüccarın, esnafın, tüketici kredisi kullanan memurun, işçinin, kredi kartı kullanan vatandaşın işine gelmiyor.
O halde düşük not sadece, devlete borç verenlerle, dünyada ucuz olan parayı alıp Türkiye'de beş katına satanların işine geliyor. Ama onlar daha doğrusu faiz lobisi öyle güçlüler ki, not veren kuruluşları bile kolayca yönlendirip bir ülkenin notunu istedikleri gibi belirleyebiliyorlar.
Şunu da hatırlatalım ki, bir başka ülkeye yabancı sermayeyi yönlendirmek için notçu kuruluşların kullanıldığını ileri sürenler de var. Bu konu da yabana atılacak gibi değil. Çünkü notçu kuruluşların, batmış olan ve ancak IMF ve AB kredisiyle ayakta duran İrlanda, İzlanda gibi ülkelerin notunu artırırken, çok daha iyi olan Türkiye'nin not görünümünü değiştirmesi akla pek çok soru işaretini getiriyor. Bir de tabii tam seçim öncesi Yunanistan'ın notu seçici temerrütten, daha üst bir nota çıkartılırken, Türkiye'nin notunun olumsuza çevrilmesi hiçbir mantıklı gerekçeyle açıklanamıyor.
Peki bütün bu tuhaflıklar olurken S&P'nin verdiği notu savunma girişimine ne diyeceğiz?
S&P, "Biz şu anda kredi derecelendirmesi yaptığımız 127 ülkeye yönelik kredi notlarımızı, tamamen şeffaf derecelendirme kriterlerine göre belirliyoruz. Bu alandaki tecrübemiz 1975'e dayanıyor ve IMF başta olmak üzere diğer önemli kurumlarca da güçlü şekilde kabul görüyor" diyor ve ekliyor: "Kamuoyuna da duyurduğumuz gibi, Türkiye'nin kredi notu görünümünü, ülkeye gelen dış talebin azalması ve kötüleşen ticaret hadlerinin Türk ekonomisinin yeniden dengelenmesine engel olabileceği için değiştirdik."
İşte bu açıklamanın hemen ardından, tecrübelerini kabul ettiğini iddia ettikleri IMF'den S&P'ye çok çarpıcı bir cevap geldi.
Christian Lagarde, "Türkiye'de S&P ile ilgili gelişmeleri yakından takip ettim. Başbakanın S&P'ye yönelik söylediklerinin tamamını okudum. Bazen yapılan değerlendirmede bir hata varsa bu dile getirilmeli. Hatanın gerekçelerinin anlatılmasında bir sakınca yok. Ama bugünlerde S&P'nin yerinde olmak istemezdim" diyor ve notçuyu uyarıyor. S&P'nin IMF'den onay gördükleri tezini reddediyor IMF Başkanı Lagarde, S&P'den yaptığı hatayı düzeltmesini istiyor.
Neden IMF Başkanı S&P'den hatasını düzeltmesini istiyor? İstiyor çünkü IMF, Türkiye'nin 2012 büyüme tahminini tam altı defa değiştirdi. Sırasıyla verelim: 9-10 Temmuz 2011 G-20 raporunda yüzde 2.5, Kasım 2011 dünya ekonomisi görünüm raporunda yüzde 2.2, kasım sonu 2011 verileriyle hazırlanan 7 Aralık 2011 rakamları duyurulan konsültasyon raporunda yüzde 2, 19-20 Ocak 2012'de hazırlanan G-20 raporunda yüzde 0.4 ve en son yayınladığı 25-26 Şubat G-20 raporunda ise yüzde 2.3 olarak açıkladı. En son 11 Mayıs 2012'de yaptığı açıklamada da IMF Başkanı Lagarde, Türkiye'nin büyüme tahminini yüzde 2.3'ten yüzde 3.2'ye çıkardıklarını bildirdi. Demek ki gerektiğinde dürüstçe düzeltme oluyormuş.
Peki bu son gelişmeler karşısında ne olacak? S&P verdiği notu savunurken, kendi kalitesi için referans gösterdiği kuruluşun bu referansı kabul etmediği ortaya çıktı. Aslında bağımsız bir kredi derecelendirme kuruluşunun kendisine IMF'yi referans göstermesi ne kadar doğru oldu o da tartışılır ama... S&P içine düştüğü bu tuhaf duruma kısa yoldan bir çözüm bulmalı. Çünkü artık bu işten kimlerin çıkar sağladığı iyice belli.