Sayıştay denetçileri, bu yılki dış denetim raporlarında milletvekillerine fazladan maaş ödemesi yapıldığını, fazla ödemenin milletvekillerinden geri alınmasını istedi. B
unun üzerine dün TBMM Başkanlığı yazılı bir açıklama yaptı ve milletvekillerinin maaşlarını 1984'ten beri Başbakanlık Müsteşarı'nın maaşına endeksli olarak aldıklarını belirtti. Çünkü Anayasa'nın 86'ncı maddesine göre, milletvekillerinin ödenekleri en yüksek devlet memurunun almakta olduğu aylık tutarını geçemiyor, yollukları da bu ödeneğin yarısını aşamıyor.
Peki Sayıştay neden milletvekillerinin maaşlarının fazla ödendiğini ileri sürüyor? İleri sürüyor çünkü en yüksek devlet memuru olan Başbakanlık Müsteşarı kadrolu ve sözleşmeli olarak çalışabiliyor. Kadroyu seçerse 8 bin 700 lira, sözleşmeyi seçerse 11 bin 600 lira maaş alabiliyor. İşte 1984'ten beri milletvekillerine ödenen maaşların hesabında, Başbakanlık Müsteşarı'nın sözleşmeyi seçtiği durumdaki maaşa dayanılarak hesaplama yapılıyor. Böylece milletvekilleri her ay 17 bin 400 lira maaş alıyorlar. Oysa Sayıştay denetçileri, milletvekili ödenek ve yolluklarında, yasadaki kadro karşılığı olan müsteşar maaşının dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek, ödenek ve yollukların toplamının 13 bin 50 lira olduğunu söylüyorlar. Bu durumda milletvekillerinin yasaya aykırı olarak 1984'ten beri fazla maaş aldığı ortaya çıkıyor.
Peki Sayıştay denetçileri haklı mı? Haklı. Çünkü milletvekillerinin ödenek ve yolluklarında, sözleşmeli personelin maaşını alabilecekleri belirtilmediğine göre, kadro maaşı üzerinden ödenek ve yolluk almaları gerekiyor. Hatta Harcırah Kanunu'nun ek birinci maddesinde, yollukların kadro karşılığı devlet memuru harcırahı olacağı belirtiliyor. Dolayısıyla maaşını alırken, bu maaş doğru mu, yanlış mı sorgulamasını yapmayan bir milletin vekili çıkıyor karşımıza ki, bu da halkın temsilcileri için tuhaf bir durum tabii. Bir de "Sayıştay denetçileri bu güne kadar fazladan ödemeye niye göz yumdu?" sorusu akla gelebilir ki, o da ayrıca incelenmesi gereken bir konu oluyor.
Tekrar TBMM Başkanı'nın yaptığı yazılı açıklamaya dönersek... Açıklamada, askeri vesayete vurgu yapılıyor. "Seçilmiş milletvekili aylıklarının bürokrasiye endekslenmiş olması bir tartışma konusu olup, demokrasimizin nasıl bir vesayet altında olduğunun açık bir delilidir" deniliyor.
Hakikaten milletvekili maaşının bürokrasiye endekslenmesi ve bu uygulamanın bugüne dek sürdürülmesi büyük bir hatadır. Unutmayin ki bu düzenlemeler, milletvekilini memuru olarak gören darbeciler tarafından kaleme alındı ve yıllardır milletvekili maaşları bürokrasiye endeksli olarak ödendi. Bildiğimiz kadarıyla maalesef hiçbir milletvekili bu ödeme şekline 27 yıldır itiraz etmedi. Adeta memurluğu kabul ettiler.
Şimdi bir Sayıştay denetçisi çıktı, "eğer siz bürokrasiye endeksliyseniz 17 bin lira maaş alamazsınız. 13 bin lira alacaksınız" diyor. İşte bu durumda Anayasayı hızla değiştirmekten başka çare yok. Hemen demokratik bir anayasa yapılsın, milletvekilinin memur olmadığı belirtilsin. Darbecilerin yaptığı maaş düzenlemesi değiştirilsin. Milletvekili maaşı memur maaşına bağlanmasın. Halkın seçtiği temsilciler halkın onaylayacağı ödenekleri ve yollukları alsınlar. Olması gereken budur