IMF'nin Türkiye temsilcisi Mark Lewis, önceki gün "ümüğümüzü sıktırmayız" diyerek stand-by anlaşması imzalamayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın haklı çıktığını söyledi. Türkiye ekonomisinin şu anda çok güçlü konumda olduğunu belirtti.
Peki Türkiye, kriz lobisinin isteğini kabul edip stand-by anlaşması imzalasaydı neler olacaktı? Söyleyelim...
Stand-by anlaşması imzalansaydı Türkiye'nin bütçe hakkı IMF'de olacağı için, daha çok silah alınacak, sağlık ve eğitim harcamaları azaltılacak, savunma harcamaları çoğaltılacaktı.
Seçilmiş hükümet bütçeyi yapamayacağı için ücretler ve emekli maaşları üzerinden IMF'nin önerisi doğrultusunda daha çok vergi alınacak böylece gerileyen ücretler, azalan sağlık ve eğitim hizmeti nedeniyle vatandaşın refah seviyesi azalacaktı.
Ayrıca alınan IMF kredisi kamu borç yükünü yükselteceği için mali göstergeler bozulacak ve alınan borç, Türk parasını 2009 ve 2010'da aşırı değerlendireceği için cari açık şimdiki seviyesini de aşacaktı.
Cari açığın çoğalması işsizliği daha da arttıracaktı.
Bir de IMF kredisi ahlaki zafiyete yol açacağı için, şimdi yeniden IMF anlaşması yapılıp ek kredi alınmak zorunda kalınacaktı. Nitekim, Polonya, üç sene önce yaptığı esnek kredi anlaşmasını 20 milyar dolardan 30 milyar dolara çıkartıp geçen hafta tekrar yenilemeye mecbur oldu.
Peki, "IMF ile anlaşın yoksa Türkiye ekonomisi batar" diyenler şimdi nerede?
Darbe ve kapatma davası girişimleri başarılı olmayınca, IMF yoluyla AK Parti Hükümeti'ni kuşatıp ekonomide başarılı olmasını engellemeye çalıştılar. Ama bu girişimleri de maalesef boşa çıktı. Başbakan Erdoğan kamu maliyesinin iyi durumda olduğunu görüp IMF tuzağına düşmedi.
Türkiye'yi IMF hastanesine yatırmayarak, ekonomiyi vesayetten kurtardı.
IMF ile anlaşma yapılsın borç para alınsın diyenlerden bazıları şimdi "IMF'yi çok istemiştiniz ne oldu?" sorusu kendilerine sorulduğunda "o konuyu açmayalım" diyerek kaçıyorlar. "IMF kredisi Merkez Bankası'nda bir fonda tutulsun bu fondan şirketlere kredi olarak verilsin" diyerek formüller üreten bazıları ise hâlâ iktisatçı olduğunu ileri sürüp yazmaya devam ediyorlar. Hafızaları tazelemekte fayda var.
Türkiye'yi ihtiyacı yokken IMF'ye teslim etmek isteyenleri sürekli hatırlamakta fayda var. Çünkü onlar, halk yerine statükocu sermayenin sözcülüğünü yapıyorlar. Onların ne söyledikleri sürekli irdelenmeli aksi takdirde yeni kurdukları tuzakları görmek mümkün olamaz.