Süleyman Demirel ve Erdal İnönü'nün Turgut Özal'ın yaptığı sosyal güvenlik yasasını 1992'de bozması, devleti mali krize sokan nedenlerden biri olmuştu. Hatta DYPSHP Koalisyon Hükümeti'nin SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu da devleti mali krize sokan uygulamaların sorumlularındandır. Kadınları 38, erkekleri 42 yaşında emekli edip maaş bağlayarak devleti mali krize sokan bu popülist uygulamalar ancak 2008'de yürürlüğe giren yeni yasa ile düzeltilebildi. Yeni sosyal güvenlik yasası devleti batmaktan kurtardı. Popülizmden uzak gerçekçi bir emeklilik yaşı getirdi. Ama bir sorun var. Türkiye'de sosyal güvenlik kanunlarını okuyup anlamak imkânsız gibi bir şey. Devletin diğer alanlarında olduğu gibi, sosyal güvenlik alanının uzmanları da, "işimize başkası burnunu sokmasın" diye önlemlerini almışlar ve yasaları anlaşılmaz, karmaşık hale getirmişler.
Nasıl ve hangi koşullarda emekli olacağınızı bilemiyorsunuz. Emekli maaşınızın ne kadar olacağı emekli olduğunuzda bir memurun takdirine kalıyor. Halbuki çalışırken ne tutarda prim öderseniz ne kadar emekli maaşı alacağınızı bilmeniz en doğal hakkınız. Ama öyle olmuyor. İşte bu nedenle sosyal güvenlik uzmanları bir çözüm bulmuşlar. "Sosyal güvenlik anlatılmaz, yaşanır" diyorlar. Yani sen çalış, emekli olduğunda da yaşayarak öğrenirsin. Yaşayarak öğrenme en iyi öğrenme yöntemlerinden biri belki. Ama emekliliği yaşayarak öğrendiğinizde bunun kimseye faydası yok. Öğrendikten sonra mübadele edilecek bir bilgi değil bu. Çünkü Türkiye'de hiç kimsenin emekliliği birbirine benzemiyor.
Gelelim emeklilik hakkının elde edilmesine... Emekliliğe hak kazanmak üç farklı zaman dilimine göre değişiyor. 8 Eylül 1999'dan önce sigortalı olanlar, Anayasa Mahkemesi'nin iptalinden sonra 2002'de yeniden düzenlenen yasaya göre emekli olabiliyorlar. Yani 2002-2008 arasında çalışanlarla en son çıkan 5510 sayılı Yasa'ya göre çalışanlar farklı koşullarda emeklilik hakkını elde ediyor.Mesela yaşı 48 olan bir erkek sigortalı nasıl emekli olacak? Eğer 23 Mayıs 2002'den önce işe başlamışsa ve 5225 gün sigorta primi yatırdıysa şimdi emekli olup emekli maaşı alabilir. Peki ileri yaşta sigortalı olan biri nasıl emekli olabilir? Onun emekli olabilmesi için en az 3600 gün sigorta primi ödemesi gerekiyor. Bu kişi asgari sigorta primini ödeyip isterse hemen emekli olabiliyor. Kıdem tazminatını da alabiliyor. Ama emekli maaşı almak için 65 yaşını beklemesi şart.
Gelelim yeni kanuna tabi olanlara... Onların işi eskilere göre daha da karışık. 5510 sayılı yasaya göre 7200 gün prim ödeyecekler. Ve emeklilik yaşı kademeli olarak artacağı için kadınlar 2044'te 65 yaşında, erkekler 2048'de 65 yaşında emekli olabilecek. Ancak bir sorun var. Böyle uzun bir süreyi doldurmak için ileri yaşlarda da çalışmak gerekiyor. Ama 40 yaşının üzerinde olanlar genellikle devlet memurluğuna ve kamu hizmetlerine pek alınmıyor. Hatta özel sektör de de aynı yaklaşım var. O halde vatandaş 7200 günlük primini nasıl ödeyecek? Diyelim ki kişi 46 yaşında. Özel sektörde iş bulamadı. Devlette ona uygun iş var ama yaşı nedeniyle memuriyete giremeyecek. Böyle bir şey olabilir mi? İşte bu nedenle yaş sınırlarının kaldırılması şart. Ayrıca ekonomik koşullar gereği "esnek çalışma" yeni bir yöntem olarak kullanılmak isteniyor. Dünyada pek çok ülkede uygulanıyor. Peki esnek çalışma Türkiye'de uygulandığında bu kişilerin emekliliği nasıl olacak? 7200 gün prim ödemesini nasıl yapacaklar? Bütün bunlar belirsizlik olarak hâlâ duruyor.
Peki emekli olmak için nasıl sağlıklı bilgi edineceğiz? Ne zaman ve nasıl emekli olacağımızı öğrenmek için de SGK'nın ortalama bir sigortalı için açıklayıcı bir genel tablo yapmasında ve kamuya duyurmasında fayda var. Kaç yıl çalışan, ne kadar prim ödeyen, ne zaman, kaç yaşında emekli olabilir ve ne kadar maaş alabilir, hepimiz şimdiden bilmek istiyoruz. Çalışma hayatı bitiminde yaşayarak öğrenip şaşırmak istemiyoruz. Öngörülemeyen, bilinmeyen, bir memurun yorumuna kalmış kötü sürprizlerle dolu bir emeklilik sistemi olur mu?