ABD'de yapılan araştırmalara göre, marketlerden alışveriş sırasında her beş saniyede bir hırsızlık yapılıyor. Bu tür "alışveriş hırsızlıkları" küçük hırsızlık sınıfına giriyor. Hatta market yöneticileri tarafından "beş parmak iskontosu" olarak da tanımlanıyor.
Yalnız işin parasal yönü çalınan mallar gibi pek küçük değil. ABD'de alışveriş hırsızlıklarının yıllık tutarı 10 milyar doları aşıyor. Hırsızlığı hem müşteriler hem de çalışan personel yapıyor.
En çok çalınan mallar sigara, spor ayakkabısı, jean pantolon ve iç giyim eşyası olarak sıralanıyor. Her yıl 2 milyon ABD vatandaşı alışveriş hırsızlığından mahkemelik oluyor ve cezaya çarptırılıyor.
ABD'de alışveriş hırsızlığını yapanların üçte ikisi orta ve yüksek gelir düzeyinde olanlar. Anlayacağınız alışveriş hırsızlığını düşük gelir grupları yapmıyor. Bunun nedenini açıklamak psikiyatristlere düşüyor.
Gelelim Türkiye'ye... Alışveriş hırsızlığı Türkiye'de de var. Pek çok market, ürünlerin, alışveriş sırasında raflardan gizlice kaldırılmasından şikâyetçi. Ama bu tür hırsızlığa karşı ellerinden pek bir şey gelmiyor. "Ülkemizde büyük marketlerden en çok hangi ürünler çalınıyor?" diye sorduğumuzda, Uyum Marketler Genel Müdürü Sait Koç, sıralamayı şu şekilde yaptı. İlk sırada Sensodyne diş macunu, ikinci 800 gramlık Bal Parmak marka bal, üçüncü 500 gramlık Ülker İçim kaşar peyniri, dördüncü Gillette marka tıraş bıçağı ve beşinci 800 gramlık Milupa çocuk maması geliyor.
Koç'un verdiği bilgiye göre, market hırsızlıkları pek de öyle bir düşük gelirlinin ihtiyaçtan ve çaresizlikten yaptığı masum bir el çabukluğu gibi görünmüyor. Çünkü çalınan bu mallar daha sonra çeşitli seyyar tezgâhlarda market fiyatının üçte birine satılıyor. Anlayacağınız bu malların alıcısı hazır. Dolayısıyla en çok bu ürünler alışverişte ödeme yapılmadan kaldırılıp götürülüyor.
Peki koruyucu önlemler niye aciz kalıyor? Çünkü bu iş profesyonelleşmiş artık.
Ürünün üzerindeki elektronik etiketin şifresi hırsızlar tarafından kolayca çözülüyor ve etkisiz hale getiriliyor. Dolayısıyla elektronik kontrol ve kamera kontrolü işe yaramıyor.
Alışveriş hırsızlığının Türkiye'de bir müeyyidesi var mı derseniz, cevap var ama yok! Firma mahkemeye gittiği takdirde, alışveriş hırsızı mahkemeye gelmediği için firma sürekli davayı takip amacıyla avukat gönderdiğinden masraflar arttıkça artıyor. Dolayısıyla hukuki takiple mahkemeye gitmek, firma için ikinci bir maliyet artışına neden oluyor. İşte bu nedenle firmalar hukuki takibe geçmekten kaçınıyorlar.
Gelelim çözüme... Firma sahipleri alışverişte kaldırılan bu malların maliyetini azaltmak için, çalınan ürünlerin yıllık toplam tutarı kadar personele ikramiye veriyorlar. Böylece personel daha dikkatli oluyor, hem müşteriyi hem de kendilerini kontrol yoluyla çalınan mal sayısı azalıyor. En gerçekçi çözüm bu galiba!.. Kendin engelleyemezsen, engelleyeni ödüllendireceksin.