Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) eski ve büyük bir sivil toplum örgütü olarak biliniyor. Pek çok başarılı çalışması var. Bunlardan biri dün hayata geçirildi, Nusaybin sınır kapısının yenilenmesi için TOBB, Gümrük Müsteşarlığı ile anlaşma imzaladı.
Böylece, TOBB yedi gümrük kapısının modernizasyonunu bitirdikten sonra sekizincinin yenileme çalışmalarına başlayacak. Dolayısıyla Türkiye'nin sınır kapılarında ihracat ve ithalat işlemleri hızla gerçekleştirilecek. TOBB'un yetersiz kalan kamu kaynakları nedeniyle bu türden altyapı yatırımlarına kaynak ayırması çok olumlu bir gelişme oldu.
Gelelim TOBB hakkındaki eleştirilere... Dün Referans gazetesinde yer alan bir haberde Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanvekili Dr. Mustafa Çıkrıkçıoğlu "TOBB'un 3 milyar dolarlık bir varlığı bulunduğunu, bu birikimin kime faydası olduğunun sorgulanması gerektiğini" belirtti.
Bir başka işadamı İsmail Gülle "TOBB, bir finans kurumu gibi çok büyük paralara hükmediyor. Arsalar alıyor, plazalar ve oteller yapıyor. Bu kadar çok paranın bir kurumda olması doğru mu ona bakmak lazım. Alttakiler açken yukarıdakilerin bu kadar çok parasının olması soru işaretlerini artırıyor" diyor.
Peki işadamları arasındaki bu tartışmalar niye şimdi yapılıyor? Çünkü TOBB Amerikan kaynaklı mali krizin şokları Türkiye'yi etkilerken, zor durumda kalan üyelerine yardımda bulunmadı. Kredi Garanti Fonu'nu çalıştırmak için devletten para bekledi. Oysa iddia edildiği gibi TOBB'un 3 milyar doları varsa, üyelerini devlete muhtaç etmeden zor durumdan kurtulmalarına yardımcı olabilirdi. Bir başka işadamı Halit Narin, TOBB, işçi ve işveren sendikalarının ellerinde 20 milyar dolar tutarında fon olduğunu ileri sürerek bu paranın krizden olumsuz etkilenen işadamlarına kullandırılmasını önerdi. Ama TOBB'dan hiç ses çıkmadı. Aksine TOBB, yaptığı açıklamalarla ekonomik beklentileri olumsuza doğru yönlendiren bir tavır aldı.
Hatta Başbakan'dan devlet yardımlarını talep ederken, "siz de istihdam sağlayın" önerisini ekonomi dışı buldu. Sanki TOBB'un talep ettiği devlet yardımları piyasa ekonomisi kurallarına uygunmuş gibi. İşte bütün bu konular tartışılırken, TOBB'un Anayasa değişikliklerinin oylanacağı referandumda üyelerine "susun" telkini yaptığı basına yansıdı. Halbuki işadamlarının bir sivil toplum örgütü olan TOBB'un, yurtdışına çıkış özgürlüğünü getiren, sivillerin askeri mahkemede yargılanmasını önleyen, yargının ekonomik yatırımlar hakkında yerindelik kararı vermesini kaldıran, ayrıca Ekonomik ve Sosyal Konsey aracılığı ile iş dünyasının ekonomik ve mali kararların alınması sürecine katılmalarını sağlayacak yeni anayasa değişikliklerine evet demesi gerekiyordu. Çünkü bir işadamı, kendi özgürlüklerini genişleten bir değişime niye tarafsız kalsın ya da bu değişim karşısında niye sussun. Bu soruyu soranlar, işi TOBB'un bölünmesine kadar götüreceğe benziyorlar. Bakalım 12 Eylül referandumundan sonra TOBB için hayat eskisi gibi devam edecek mi?