Sanayi Ticaret Bakanı Nihat Ergün, bütçe açığı ve ekonomik büyümeyi sıkı bir formüle bağlayan mali kuralın 2012'ye ertelendiğini açıkladı dün. Bu karar, ekonomide sürekli olumsuz bekleyiş yaratan vesayet rejimi taraftarları tarafından ekonominin aleyhine yeni bir araç olarak kullanılabilir. Şimdi de ertelemeyi, ekonomideki olumsuzluğa bir işaret olarak gösterebilirler.
Aslında mali kural bu haliyle yasalaşsaydı AK Parti için tuzak olacaktı. Çünkü koşulları çok sert olan bu formül mevcut şartlarda ekonomiyi içinden çıkılmaz bir hale getirebilirdi. İşte bu nedenle mali kuralın yeniden tanımlanmasında fayda vardı.
Gelelim mali kuralın sıkıştırıcı etkisine... Daha önce yasalaşacağı açıklanan mali kural formülü, (a) = -0.33 (a t-ı-1) -0.33 (b-5) olarak ifade edildi. Formül, matematik kurallarına uygun yazılmamıştı. Çünkü yazıyla, yüzde olarak ifade edilen 1 ve 5 rakamlarının, formülde ondalık sayılar olarak ifade edilmesi gerekiyordu. Bu formül uyarınca, ondalık sayı sistemi dikkate alınarak hesaplanan bir önceki yılın bütçe açığının ulusal gelire oranı yüzde 5 olduğu takdirde, bu yıl ekonomide yüzde 5 reel büyüme bekliyorsanız, bütçe açığının ulusal gelire oranında yapılacak uyarlama yüzde -1.32 olarak bulunur ki... Eğer formül başka bir ifade hatası içermiyorsa, o yılın bütçe açığının ulusal gelire oranı yüzde 3.68'i geçemez. İşte böyle bir mali kural, ekonomiyi gereksiz yere sıkıştırıp işsizliği çoğaltabilirdi.
Peki, mali kural nasıl olmalı? Mali kural, maliye politikasının sürdürülebilirliğini dikkate alacak bir biçimde şöyle formüle edilebilir:
Borçların ulusal gelire artış oranı = Faiz dışı fazla + (Reel faiz oranı - Reel büyüme oranı) x (Borç/bir önceki yıl ulusal geliri) - basılan para miktarı.
Bu formüle göre, borç artış oranının düşürülmesi, maliye politikasının sürdürülebilirliği açısından değerlendirileceği için daha kullanışlı olabilir.
Vesayet rejimi taraftarlarının ve inanılırlığını kaybetmiş kredi derecelendirme kuruluşlarının mali kural ertelemesiyle ilgili eleştirilerine, ekonomiyle ilgili olumsuz görüş yaymalarına siz şimdi bakmayın... İnanın, AK Parti Hükümeti'nden sonra gelecek hükümetin ilk icraatı bu mali kuralı kaldırmak olurdu.
1990'larda, Turgut Özal'ı çok fazla borçlanma yapmakla suçlayan Süleyman Demirel-Erdal İnönü Koalisyon Hükümeti'ni gözlerinizin önüne getirin. Özal'ı yıpratmak için Tansu Çiller'e ısmarlama borç raporu hazırlatan TÜSİAD'ı hatırlayın. Kadınlarda 38, erkeklerde 42 yaşında emekliği getirerek sosyal güvenlik sisteminin mali dengelerini nasıl da bozdular. "Kim ne veriyorsa beş lira fazlasını veriyoruz" diyerek bütçe sistemi nasıl da alt üst ettiler.
İnanın, şimdi "mali kural niye çıkmıyor?" diye eleştirenler, iktidara geldiklerinde, gene geçmişte yaptıklarının aynısını yapacaklar. Çünkü mali kural bu şekliyle çıksaydı, AK Parti Hükümeti tuzağa düşecekti. Onların bütün kızgınlığı, bu tuzağın bozulmasından kaynaklanıyor işte.