Ülkemizde büyük deprem yaratan şike soruşturması, beni de esas icraatim olan teknik analizden uzaklaştırdı. Artık futbola dönmek istedim. Saatler geç olduğundan Copa Amerika'nın bir bölümünü izledim. Arjantin ve Brezilya'nın çeyrek finalde şampiyonaya veda etmeleri sürprizdi.
2002 Dünya Kupası'ndan sonra geçen 9 senede Brezilya'da işler iyi gitmiyor. Sergiledikleri futbol tatmin edici olmuyor. Penaltılarla elendikleri Paraguay maçında teknik kapasiteleri yüksek oyunculara sahip Brezilya'nın üst üste 4 penaltıyı kaçırması, tahmin edilemez bir olaydı.
Arjantin dünyanın en güçlü takımlarından bir tanesi. Önemli yıldızları ve kendilerine özgü bir ekolleri var. Onlarda da işler iyi gitmiyor. En büyük sıkıntı, teknik adam tercihlerinde. Ne Maradona ne de Batista elindeki malzemeyi günümüz futbolunun istediği ilkelere göre kullanamadı. Arjantin kendi evinde uzatma bölümü dahil 80 dakika 10 kişi oynayan Uruguay'ı yenemedi. Ve penaltılarla elendi. Son Dünya Kupası'nda da Almanya'ya 4 -0 yenilerek elenmişlerdi.
Messi hakkında defalarca vurguladığım bir yorumum var: "Messi'nin müthiş yetenekleriyle tartışmasız dünyanın 1 numarası olmasında en önemli etken Barcelona'nın benzeri olmayan müthiş pas trafiğine dayalı takım oyunu. Bu sayede Messi yaratıcı özelliklerini üst düzeyde sergiliyor." İşte Messi'nin Arjantin ile son Dünya Kupası ve Copa Amerika'daki performansı ortada.
Copa Amerika'da göze batan en önemli takım Venezuela'ydı. Turnuvalarda en zayıf halka olan Venezuela, inanılmaz bir çıkış yakalayarak 'Artık ben de futbol oynuyorum' mesajını verdi.
Copa Amerika, Uruguay'ın zaferiyle noktalandı. Uruguay'ın en büyük özelliği, basit-akılcı oyun planı. Takım savunmasına özen gösterildi. Forlan-Suarez gibi birbirlerini tamamlayan iki forvet de eklenince ortaya başarılı bir takım çıktı. Dünya Kupası'nda yarı finale kalmaları, bugünün habercisiydi. Galatasaray'a transfer olan Muslera, başarılı bir performans sergiledi. Zaten Lazio'nun kalesini koruyan bir kaleci, iyi kalecidir.
İŞTE SİSTEM FARKI!
U-19 maçlarını da takip ediyorum. İspanya bizi rahat geçen Sırbistan'ı farklı yendi. Danimarka'daki Avrupa 23 Yaş Şampiyonası'nda İspanya'yı övmüştüm. Aynı İspanya A Milli Takımı'nın oyun modelini uyguluyorlar diye... U- 19 takımları da benzer şablonda. İşte sistem böyle oturuyor. Bu yüzden İspanya son Avrupa ve Dünya Şampiyonu, Barcelona da Şampiyonlar Ligi Şampiyonu.
Gelelim bizim U-19'lara... İlk maçında hiçbir varlık gösteremeden Sırbistan'a yenildi. İkinci maçında 50 dakika 10 kişi oynayan Belçika karşısında son dakikada 10 kişilik takımdan gol yedi. Teknik sorumlumuz 'Geleceğin takımı' diyor! İşte bu düşünce yüzünden uluslararası alanda geriye gidiyoruz.