Ayni gecede üç harika konser olur mu?. Nere burası?. Viyana mı?. Londra, New York, Paris mi?.
CRR'de Şostakoviç gecesi var. Cihat Aşkın keman, Hakan Şensoy şef.. Albert Long Hall'de Moskova Virtüözleri.. Ama ben Kültür Üniversitesi Akıngüç Salonu'ndayım, aklımın yarısı öbür salonlarda olarak.. Adam gibi bir konser salonu olmayan İstanbul'un geldiği yere bakın..
Mesut İktu, Hocamın Ataköy/ Bakırköy'e armağan ettiği Akıngüç'te, Burçin Büke, Kürşat Başar caz vadilerinde dolaşacaklar..
Dolaştılar da.. Ama ne dolaşma..
Burçin Chopin'le girdi, Chopin Yılı ya.. Ardından bir Hamamizade İsmail Dede Efendi cazı yaptı, olmaz böyle şey.. Sonra..
Sonra Austrias.. Doğan Canku gitarı ile konuştururdu Albeniz'in bu ölümsüz melodisini, MFÜ yıllarında.. İlk defa piyanoyla dinliyorum.. Muhteşem..
Sonra sahneye Ayşen Şimşekay (Vokal), Uğur Yalçın (Bas), Batuhan Büyükdoğan (Davul) geldiler..
En sonunda da, meslekdaşım, beni kıskançlıktan öldüren Kürşat Başar.. Hem bu kadar güzel yazacaksın, hem de bu kadar güzel üfleyeceksin..
Bir Yalçın Tura üfledi, "Hasretinden yandı gönül.."
Yani gerçekten olmaz böyle şey..
Ve finalde ağlattılar beni. Burçin ve Kürşat piyano soloları ve Ayşen vokaliyle "Yiğidim aslanım burda yatıyor"a girip..
Uğur Mumcu ile yan yana söylemiştik bir Zülfü konserinde..
Gel de ağlama..