Üstad, benim okuduğum yıllarda Mülkiye Spor Salonu'nun emektar bakıcısıydı. Herkesin sevgilisi.. Daha lise öğrencisiyken, biz mahalle çocuklarını sırf basketbolu seviyoruz diye, soyunma odasının penceresinden içeri alır, maçları bedava izlememizi sağlardı. 50 kuruş mu, bir lira mı maçlar.. Ama o zaman öyle önemli para ki, bizim için. Hele haftada üç gün gidiyorsan..
60 yaşlarında falandı Üstad. Prof.lar bile saygı gösterirdi ona. Çoğuna hizmet etmişti o salonda çünkü.. Öğleden sonraları biz oynardık salonda.. Ahmet (Kışlalı) dahil sınıf arkadaşları.. O zaman asistan, Deniz Hocam (Baykal) da katılırdı, sık sık..
Üstad'ı çağırırdık yalvar yakar.. Santradan şut atması için.. Çömelir, topu iki eliyle altından avuçlar, karpuz tabir edilen sistemle sallar ve sokardı.. Hayatı o salonda geçtiği için salonun her yerinden, kendine kolay gelen bu sistemle binlerce defa atmış.. Başka hiçbir şey bilmez, ama karpuz atardı..
Niye Üstad'ı hatırladım, yarım asır sonra.. Nur içinde yatsın Üstad'ı..
Finlandiya maçını izliyordum.. Karşımızda 5 tane Üstad var.. Basketbolün "B"sinden habersiz. "Oyun"un "O"sunu bilmeyen, sadece sallayan beş Finli..
Topu getiriyor, sallıyorlar, uzaktan.. Girerse "3" yazıyor. Girmezse, geç.. Hepsi o.. İnanın hepsi o..
Molaları izliyorum, ekranda.. Fin koçu hiçbir şey söylemiyor.. Ne söyleyecek ki?.
Bu takıma yenildik iyi mi?.
Avrupa Şampiyonası, en lüzumsuz şampiyona.. Avrupa devlerinin hiç biri, buraya hatta ikinci takımlarını bile göndermiyor.. Toplama gençler.. Gitsin, öğrensinler. En iyi takımla gelenler, bu Finlandiya, İsveç, İngiltere gibi basket geleneği olmayan, bu sporu yeni yeni öğrenmeye başlayanlar..
Bir de biz, en iyi takımla gidiyoruz.. (Yani Turgay Demirel'in sevmedikleri, sosyal ve siyasal görüşlerinden hoşlanmadıkları dışında en iyi takımla..)
Niye?. Bu palavra şampiyonada derece alırsak, Hidayet gene başbakana yalvarıp bir 28.5 milyonluk sakal daha koparabilir. Sonra "Ne oldu bu 28.5 milyon yahu" diye hesap mesap soran yok ya.. Gene deve edilir. Tek hesap bu..
Ama komediye bakın. Bu garip Finlandiya bile bizi yeniyor, hatta bir ara farkı 20'ye çıkaracak kadar eziyor..
Biz ne yapıyoruz?. Tanyeviç hocamız ne yapıyor?.
Yahu şuttan başka özelliği olmayan, ha bire üçlük sallayan takıma karşı bir ara zone defans yaptık iyi mi?.
Yahu 5 yaşında çocuklar bile bilir, zone, rakibi şuta zorlamak için yapılır.. Yahu adamlar zaten başka şey yapmıyor.. "Şut atan takımı şuta zorlama" taktiği uyguluyor, şaşkın koçumuz..
Yakın bir adam adama ile şutu engellesene.. Bırak geçsin gitsin, yakın markajdan sıyrılıp.. Turnike bile atamıyorlar nasılsa..
Resmen utandım ve bugünkü (dünkü) İtalya maçını bile beklemeden oturdum yazdım. Bu rezillikten sonra, C takımıyla gelen İtalya'yı yensek ne olacak ki?.